Futbol basit olmasaydı imparatoru Terim olmazdı

Bugün siyasetle değil spora başlayalım,

Ne de olsa en azından grup maçlarımız sona erinceye kadar spor siyaseti gölgeleyecek,

Türkiye, gruptaki ilk maçını Portekiz ile oynadı,

Portekiz kolay takım değildi,

Avrupa’nın en iyi 10 oyuncusunun 5’ini bünyesinde bulunduran, başında Dünya Şampiyonluğu tatmış bir teknik direktörün yönettiği müthiş bir takım,

Bir önceki turnuvanın finalisti,

Takım olmayı becerebilseler şampiyonluğu kimseye bırakmayacak bir ekip,

Türkiye işte o Portekiz’e kaybetti,

Ama Portekiz iyi olduğu için değil Türkiye kötü olduğu için Portekiz kazandı,

Daha doğrusu Türkiye “Utanç verici bir futbol” oynadığı için Portekiz kazandı,

Türkiye’nin utanç verici bir futbol oynamasının ise tek bir nedeni vardı, teknik direktörü,

Fatih Terim sık sık yapmaya çalıştığı gibi şapkadan tavşan çıkarmaya yeltendi,

Önce milli takım kadrosunu belirlerken duygusal davrandı,

Ümit karan, Fatih Tekke, Halil Altıntop gibi iyi forvetleri unuttu,

Orta sahada Yıldıray’ı kesip attı, İbrahim Toraman’ı düşünmedi bile,

Sonra da elinde kalanlarla yapabileceğinin en kötüsünü yaptı,

Savunmada, milli takımda değil oynamak kadroda bile olmaması gereken Gökhan Zan’ı sahaya sürdü,

Oysa elinde sezon boyunca Servet’le müthiş bir ikili oluşturmuş Emre vardı,

Song’u bile takımdan kesen Emre,

Aklına bile gelmedi,

Song Türk olsa oynatmayacak mıydı?

Peki Song’u kesen adam niye oynatılmadı!

Ümit Karan ve Fatih Tekke olmadığı için santrforda Nihat oynadı,

Oysa Nihat santrfor değil ki!

Santforun arkasında oynayınca şahane oynuyor ama santrforda kaybolup gidiyor,

Nitekim öyle oldu,

Ya Tuncay’a ne demeli,

Maç boyunca sahada yoktu, 90 dakikayı tamamladı,

Arda gibi, Ayhan gibi iki orta saha virtiözü düşünülmedi bile,

Orta saha olmadan maç kazanmak mümkün mü?

Takımın bir omurgası, bir iskeleti olur diye aylardır söyleniyoruz burada,

Terim hala bir omurga düşünmüyor,

Al başarılı takımın omurgasını, sonra onu iyilerle destekle,

İster Galatasaray’ı al, ister Beşiktaş’ı, ister Kayseri’yi ama birini al,

Hayır, Olmaz,

Niye olmaz?

O zaman başarı Terim başarının kendisinde olmadığını düşünürler diye korkar,

Onun için de şapkadan tavşan çıkartamaya çalışırken, şapkadan b,k çıkar,

Halbuki futbol dünyanın en basit oyunu,

Basit olduğu için güzel,

Basit olduğu için Harvard’da, Yale’de, MIT’de okutulmuyor,

Basit olduğu için Pele’ler, Maradona’lar, Hasas Şaş’lar bu oyunun en büyükleri oluyor,

teknik direktörlükte de öyle değil mi?

Basit ötesi basit,

Bu kadar paranın döndüğü bir sektörde niye Harvard’da veya futbolun ana vatanında, Cambridge’de bir teknik direktörlük kürsüsü yok,

Çünkü basit,

Terim bunu unutuyor,

Bunu unutarak kendine ihanet ediyor,

O bu basit oyunun “İmparatoru” oldu, kuantum fiziğinin değil!

 

 

Erdoğan kimi dinleyecek

Türkiye’nin etkili cemaatlerinden birinin önemli isimlerinden biriyle sohbet ettik,

“Ne olacak bu işin sonu Fatihciğim” dedi,

“Bilmiyorum” dedim,

“Kimse bilmiyor” dedi,

Hayli dertliydi,

İlk döneminde, hatta son seçimlerde AKP’ye ciddi destek vermişti, Pişman gibiydi,

“Kaç kere konuştuk Tayyip bey’le, Konuşurken çok makul ama icraatte hep gerginlik, Ne olurdu vatandaşlarını biz onlar diye ayırmayaydı, Ne olurdu kendinden gelmeyen seslere de biraz kulak vereydi, Bu ülke lider çıkmıyor, Tayyip Bey bir umuttu, Ama çok kötü harcadı, Oysa şu ayrımcılıkları yapmasa, bir grup radikali memnun etme peşinde koşmasa yıllarca bu ülkede Başbakanlık yapardı, Sen bile bir dönem o kadar destek verdin, hepimiz verdik, Kıymetini bilmedi, Bu desteğin niye verildiğini bile anlayamadı” dedi,

Gerçekten de Tayyip Erdoğan konjonktürel olarak büyük bir şans yakalamıştı,

Bölge dengeleri nedeniyle ABD, AB, İsrail, Rusya, İran, Suriye gibi adı birlikte anılmayacak ülkeler Türkiye’yi ve AKP’yi destekliyordu,

Dünya ekonomisi parlak bir dönem geçiriyordu,

Türk halkında bir umut vardı,

AKP bunu heba etti,

İçerde ciddi bir kargaşa var ve AKP yurt içindeki legalitesini yurt dışı destekle sağlamaya çalışıyor,

Ancak onun da son demleri yaşanıyor,

WSJ’de Michael Rubin imzasıyla çıkan analiz çok önemli,

AKP’nin farklı yüzünü, Batı tarafından görülmek istemeyen yüzünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyan bir yazı, Rubin’in yazısı, yeni dönem ABD politikasının AKP’ye nasıl bakacağının da işareti,

AKP önünde kalan son şansları iyi değerlendiremezse o bakış öyle hızlı yayılır ki, kendileri bile şaşarlar,

Meclis başkanı Toptan, Erdoğan’a “Gerilimi azaltmak sizin elinizde” demiş,

Bakalım Erdoğan bu kez aklı selimi dinyelecek mi?

Yoksa yine yanındaki dar kadronun savaş çığlıklarına mı kulak verecek!

Erdoğan kulak vereceği sesin hangisi olduğu çok önemli,

AKP’nin kendi içinde savaşan bir ülke mi, yoksa bilikte ileriye gitmeye çalışan bir millet mi istediğinin yanıtı da olacak!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Söylemle eylem taban tabana zıt olmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları