Erdoğan Çiller’le buluştu mu?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bir kaç hafta önce Can Peker’in evinde bir grup "Yandaş gazeteciyle" buluşup hasbıhal ettiği bilinen bir şey,

Bu yemek çok tartışıldı, çok konuşuldu,

Şimdi size ilginç bir bilgi vereceğim,

Kaynağım Başbakan’a yakın bir isim,

Başbakan o yemeğin, yani gazetecilerle buluştuğu yemeğin ertesi günü bir başka yemekli buluşmada, çok ilginç bir isimle bir araya geldi,

Gazetecilerle yenilen yemek cumartesi günü Can Paker’in evindeydi,

Başbakan Erdoğan, ertesi gün, yani pazar günü Can Paker’in eniştesinin evinde çok önemli bir eski siyasetçiyle, daha doğrusu eski bir Başbakan’la buluşmuş,

Başbakan’ın buluştuğu eski Başbakan Tansu Çiller,

Buluşmanın gerçekleştiği adresse Mehmet Barlas’ın Otağtepe’deki evi,

Doğrusu çok ilginç bir bilgi bu,

Başbakan Tansu Çiller’in, Başbakan Erdoğan’la ne konuştuğunu merak ediyorum,

Buluşmanın gerekçesini merak ediyorum,

Bu bilgi bana ulaşınca Mehmet Barlas’ı aradım, ulaşamayınca mesaj attım,

Barlas’tan bir yanıt gelmedi,

Tansu Çiller’in yeniden siyasete dönme çalışmaları yaparken yaptığı bu görüşme, eğer doğruysa, bana çok ilginç geldi,

 

 


Cemaat kulağı

Sabah Gazetesi’nde yazdığım  dönemde "Şeriattan korkma Fethullahçılardan kork" başlıklı bir yazım vardı,

Hayli tepki, hayli küfür ve hayli övgü aldığım yazıydı,

Gülen cemaati olarak adlandırılan örgütlenmenin, hemen hemen her iktidarı kullanarak devlet içinde yapılandığını, kritik noktaları ele geçirdiğini, elde ettikleri konumla kendilerine yandaş topladıklarını ve çekirdek kadrolarının sayıca çok olmamasına rağmen, güce tapanların ülkesinde ciddi bir tehlike haline geldiklerini yazmıştım,

Gülencilerin özellikle emniyet içinde bir güç oluşturduklarını, emniyet istihbarat birimlerinde at koşturduklarını da zaman zaman yazdım,

Bunların izlerine Hırant Dink soruşturmasında, kendilerinden olmayan üst düzey emniyet görevlilerinin yıpratılmasında, emniyetteki atamalarda hep rastladık,

Son dönemde iyice ayyuka çıkan dinleme rezaletlerinde bu grubun parmağı olduğunu düşünüyorum,

Kimilerinin "Emniyetteki F tipi örgütlenme" dediği bu oluşum, bir dönem Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını gördük, yaşadık,  Askeri kanatta çok önemli kişileri dinlediğini de ortaya dökülen kanıtlardan anladık,

Şimdi siyasetçilerle ilgili dinleme kayıtları ayyuka çıkıyor,

Bugün ortaya çıkan görüntü iktidarın ve Gülen karşıtlarının dinlendiği yönüne,

Ancak bunu yapanların, mevcut iktidarı ve onun yandaşlarını dinlemediğini söylemek mümkün değil,

Muhalefet dinlemelerini muhalefeti yıpratmak, iktidar dinlemelerini ise kendi  güçlerine güç katmak için kullandıklarını düşünmek, mantıksız bir varsayım olarak nitelendirilemez,

Devlet içinde devleti kullanan yapılanmalara izin verenler bir gün bunun mağduru olurlar,

Devlette devletten başka güç olmaz,

Olursa devlet, devlet olamaz,

 

 

 


Babacan’ın yaptığı ihanettir

Ali Babacan’ı eleştirdim, yandaşlardan kıyamet koptu,

Adam Türkiye’yi yurt dışında kötülüyor, Bunu eleştiriyoruz, küfür yiyoruz,

Küfürlerin hepsini aynen iade ederek başlayayım,

Ali Babacan’a ve onun küfürbaz yandaşlarına sormak isterim,

Türkiye’de hangi ibadetinizi yapmak istediniz de yaptırılmadı,

Namaz mı yasak?

Oruç mu yasak?

Hacca gitmek mi yasak?

Zekat, fitre vermek mi yasak?

Başınızı örtmeniz mi yasak?

Ne yasak?

Hangi baskıyı gördünüz!

Söyleyin,

Dinini en radikal şekilde yaşamak isteyenler bile burada bunu özgürce yapmıyor mu!

Hal böyleyken bir Dışişleri Bakanı gidip Avrupa’da böyle bir söz eder mi!

Bırakın bu denli özgürlük varken bunu söylemeyi, dedikleri gibi baskı olsa bile bir Dışişleri Bakanı ülkesini dışarıda kötüler mi?

Kötülerse o Dışişleri Bakanı Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olur mu!

NOT: Küfürbazlar beni inançsız olmakla suçluyorlar, Yazdıklarımın benim inançlı olup olmamamla en küçük ilgisi yok, Ayrıca dedikleri gibi inançsız olsam bile inançsızlık da bir inanç özgürlüğü değil mi? İnançlara özgürlük isteyenlerin sadece kendi inançlarına özgürlük talebinde bulundukları böylelikle daha iyi anlaşılmıyor mu?

 

 


Galatasaray’da kediye ciğer

Galatasaray’ın Hakan Şükür’e yaptığı teklife inanamadım,

Florya’ya heykelinin dikilmesinden söz etmiyorum,

O olabilir,

İnanamadığım Hakan Şükür adına Galatasaray’ın futbol okullarını kuracak olması ve bunların başına Hakan Şükür’ün geçirilmek istenmesi,

Ben yıllardır Hakan Şükür’ün futbolculuğuna saygı duyduğumu ama cemaat bağlantıları ile genç futbolcular üzerinde baskı kurduğunu, bunları cemaate yönlendirdiği söylüyorum,

Galatasaray yönetimi ise Hakan Şükür’e futbol okulları ve alt yapının başına geçmesini öneriyor,

Vallahi şahane bir teklif,

Fethullah Gülen’i de onursal başkan yapın,

Biz de kendimize başka kulüp arayalım,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Silahla yaşayanın silahla öldüğünü unutmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları