Ali Babacan hemen istifa etmeli

Türkiye’yi yurt dışındaki toplantılarda kötüleyen Türk vatandaşları kimlerdi?

Avrupa’da kabul görmek isteyen Türkiye düşmanları, ödül kazanmak isteyen yazarlar, iltica etmek isteyen kaçaklar, bölücüler, PKK’lılar,

Şimdi bu listeye yeni bir isim daha ekleyebiliriz,

Dışişleri bakanları, Daha doğrusu bir Dışişleri Bakanı, Ali Babacan,

Reisi Cumhur Hazretleri’nin manevi evladı, Dışişleri Bakanı, Ali Babacan Avrupa Parlamentosu’nda katıldığı bir toplantıda Türkiye hakkında duyunca inanmak güçlük çektiğimiz laflar sarfetti,

“Türkiye’de sadece azınlıkların değil, Müslüman çoğunluğun inançlarına bile baskı yapılıyor” diyen Babacan azınlıklara baskı yapıldığını kabul ettiği gibi, üstüne üstlük Türkiye’de bir baskı rejimi olduğunu söyledi,

Sorumlu mevkideki bir bakanın kendi iktidarlarında Türkiye’de bir baskı rejimi olduğunu kabul etmesi ilginç olmakla birlikte bir Dışişleri Bakanı’nın yurt dışında kendi ülkesini kötülemesi kabul edilebilir bir durum değil,

Ben Türkiye tarihinde, Türkler’in tarihinde böyle bir şey olduğunu görmedim, yaşamadım, okumadım, duymadım,

Ali Babacan’ınki bir ilk,

Babacan’ın yaptığının, Orhan Pamuk’un yaptığından bir farkı yok, Hatta bu daha beter,

Orhan Pamuk’un sözleri kendini bağlayan sözler, ancak Ali Babacan’ın sözleri hasbelkader de olsa Dışişleri Bakanı olduğu için Türkiye Cumhuriyeti’ni bağlıyor,

Ali Babacan’ın sözleri eğer AKP’nin kendini Avrupa’ya hoş göstermek için Türkiye’yi gerekirse rezil etme niyetinin bir beyanı değilse, Ali Babacan “Şuur noksanlığı” gerekçesiyle ya istifa etmeli, ya da Bakanlık’tan azledilmelidir,

Yok eğer AKP’nin yeni politikası buysa, o zaman durum daha vahimdir, 

 

 


 

Neden hep muhalifler dinleniyor!

Gün geçmiyor ki, bir dinleme skandalı patlak vermesin,

Memlekette herkes dinleniyor,

Geçen gün büfede tost yerken telefonla konuşuyordum,

Büfeci “Abi bütün telefonlar dinleniyor, Beni bile dinliyorlar, Sizin gibi gazetecilerin telefondan uzak durması lazım” diyince güldüm,

Halkın gözünde durum bu,

Ortalığa dökülen dinlemelerin herbiri bir rezalet ama son olay tüy dikti,

CHP, yani ana muhalefet partisi dinleniyor,

Tıpkı Watergate gibi,

Orada da ABD’deki muhalefet partisi dinleniyordu,

Ortaya çıktı,

Başkan koltuktan düştü,

Ama kimse merak etmesin biz de öyle bir şey olmaz,

Bırakın Başkan’ı, Başbakan’ı, telefon operatörü bile yerinden kıpırdamaz,

Çünkü burası bir demokrasi değil, çünkü buradaki demokratlar, iktidar kıçına yapışan cinsten, CHP dinleme ile ilgili iktidarı suçluyor,

İktidar ise “Bizimle alakası yok” diyor,

Hatta öteye gidiyor, iktidarın en sert sözcüsü CHP’yi mahkemeye vermekten söz ediyor,

İktidar mı dinliyor, başkası mı bilemem,

Ama bildiğim bir şey var, her nedense hep muhalifler ya da iktidarın kendisine muhalif zannettikleri dinleniyor,

Son aylarda ortaya çıkan dinleme skandallarını bir hatırlayın,

Önce Fethullah Gülen davasına bakan savcının dinlendiği ortaya çıkmıştı,

Ardından üst düzey bir generalin, Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı’nın dinlendiği belgelendi,

Ardından AKP hakkındaki kapatma davasına bakan Anayasa Mahkemesi’nin başkanvekilinin dinlendiği anlaşıldı,

Ve son olarak da ana muhalefet partisi,

İktidar dinlemiyor olabilir ama belli ki, birileri iktidar adına dinliyor,

Ama yine belli ki, kendi iktidarları için dinliyorlar,

Eminim ki, dinleten eğer iktidar değilse, o zaman bu “Dinleyiciler” iktidarı da dinliyorlardır,

Ama o dinlemeleri kendi iktidarları için kullanıyor veya kullanmak üzere saklıyorlardır,

Eğer dinleyen veya dinleten iktidar değilse o zaman sorumlular bulunmalı, cezalandırılmalıdır,

Yok eğer bu yapılmazsa, böylesi dinlemeler Türkiye’de kurulmak istenen bir dikta rejiminin ayak sesleri demektir,

Buha heveslenenler unutmamalıdır ki, bir zamanlar Doğu Almanya’da Stasi de herkesi dinliyordu,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dışişleri Bakanları ülkelerini utandırmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları