Cumhurbaşkanı’nın Ferre takımı

Hayrunnisa Gül’ün dekorasyona merakını iyi bilirim,

Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde Dışişleri Bakanlığı binasında kapsamlı bir tadilat yapıldı,

Hayli yıpranmış olan bakanlık binası yenilendi,

Gül’le görüşmek üzere bakanlığa gittiğimde, yenilenip  

açılmış ofisinde buluştuk,

Kapılar, döşemeler, mobilyalar oldukça şık olmuştu,

"Güzel olmuş, Kamu binasına benzemiyor daha çok bir holding merkezi gibi" dedim,

Abdullah Bey güldü,

"Hayrunnisa Hanım’ın zevki, Dekorasyonu o yaptı" dedi,

Hayrunnisa Hanım, İstanbul’da  ünlü bir mimar tarafından restore edilmiş tarihi bir binayı gezmiş, incelemiş ve oradan esinlenerek Dışişleri Binası’nı ondan esinlenerek yapmış,

Dışişleri Bakanı Gül, "Dekoratöre para vermekten de kurtulmuş olduk" dedi,

Gerçekten hoştu,

Daha sonra bir gün  Abdullah Gül’le Dışişleri Konutu’nda yazarlarla birlikte kahvaltı ediyorduk,

Dışişleri Konutu güzel bir binadır ama dekorasyonu pek de parlak değildir,

Kahvaltı sırasında Gül’e "Abdullah Bey, buranın dekorasyonu pek iyi değildir ama şimdi daha da kötü olmuş, Yabancı konuklar geliyor, şurayı bir hale yola soksanız" dedim,

Gülmeye başladı ama hafiften de bozuldu,

"Hayrunnisa duymasın" dedi,

"Niye?" diye sordum,

Meğer konutun dekorasyonunu da Hayrunnisa Hanım yapmış,

Potu kırmıştık, devam etmekten başka çare yoktu, "Kötü olmuş" 

dedim,

"Depoda ne varsa onlarla yaptı, Masraf olmasın dedik, Eldekilerle bir uyum sağlamaya çalıştı, Bu kadar oldu" dedi,

O sırada Hayrunnisa Gül geldi,

Abdullah Bey, "Hayrunnisa, Fatih Bey dekorasyonu beğenmedi" diye hemen gammazladı,

Hayrunnisa Gül de, eşi gibi eldeki mobilyalarla bu kadarını yapabildiklerini söyledi,

Hayrunnisa Hanım’ın bu dekorasyon merakı Köşk’e taşınmayla birlikte anlaşılan zirve yapmış,

Eldeki mobilyalardan, 25 milyon liralık harcamalara dönüşmüş,

Çankaya Köşkü tamamlanınca Bayan Gül’ün Bayan Fadıllıoğlu’na rakip olup olamayacağını göreceğiz,

Tabii Hayrunissa Hanım sadece dekorasyon konusunda değil, giyim kuşam konusunda da Abdullah Gül’e bir anlamda danışmanlık yapıyor,

Bir keresinde Abdullah Bey’in üzerinde çok şık bir takım elbise gördüm,

Mavi üzerine belli belirsiz çizgili bir takım,

Bizim politikacılar genelde üzerlerine bir beden büyük gibi duran, bol, bele oturmayan ceketler, paçaları uzun yerleri süpüren şalvarvari pantalonlar giyerler,

Gül’ün üzeinde gördüğüm ise nispeten dar paçalı, bele oturan ceketli, dikişleri özenli bir takımdı,

Dayanamayıp markasına baktım,

Gianfranco Ferre’ydi,

Takıldım, "Ooo, Ferre mi giyiyorsunuz" diye,

Abdulah Bey biraz utanarak "Ben anlamam, Hayrunnisa Hanım almış, O kadar mı belli oluyor" dedi,

Anlayacağınız Hayrunnisa Hanım ailenin görsel yönünü ele almış,

Aslında pek çok ailede durum bu,

Sadece devlette olunca göze batıyor,

Çünkü parası devletten çıkıyor,

 

 


Güzelleşmek suç mudur?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili yazınca okurlardan epey bir mail geldi,

Kimileri Başkan’dan memnun, kimileri ise Başkan’ın İstanbul’dak rant dağıtımına aracılık ettiğini söylüyor,

Başkan adına sevindirici olan kişisel menfaat iddiası yok ama parti adına rant dağıtımından şikayetler var,

Yine de hizmetlerden memnun olanların sayısı olmayanlardan fazla,

Eksikliklere dikkat çekenler de cok,

Haklılar ama İstanbul gibi bir kentin eksiğini bitirmek kolay olmasa gerek,

Bu arada en fazla mail büyükşehir belediyesinin park ve bahçelere harcadığı para, laleler için yapılan masraflarla ilgili olarak yazılmış,

"Kenti süslemek için bu kadar masrafa gerek var mı?" diye soruyorlar, eleştiriyorlar,

Ben bu konuda hiç de öyle düşünmüyorum,

İstanbul gibi bir dünya kenti hem kendi yaşayanları için, hem de misafirleri için "Güzel" olmak zorunda,

"Bu parayla bilmem ne yapılırdı" mantığı da doğru değil,

Siz evinize dekore etmiyor musunuz, evinizi güzelleştirmek için çiçekler, aksesuarlar almıyor musunuz!

Yaşadığı ortama özen göstermek, şıklaştırmak, bakımlı hale getirmek bir medeniyet göstergesi değil mi?

Hiç bir alt yapı yatırımı yapmadan, gerekli olanları gündeme almadan sadece süsleme elbette yanlış ama İstanbul’da alt yapı için de harcanan para oldukça fazla, Süsleme, güzeleştirme için harcanan miktarla kıyaslanmayacak kadar fazla,

Bırakın evinizi bahçenizi güzelleştirmeyi, kendi bakımınız için de gücünüzün yettiğince para harcamıyor musunuz!

Kılık kıyafete para vermiyor musunuz?

Bu sizin hem özgüveninizi hem de toplum içindeki yerinizi güçlendirmiyor mu?

Yıllar önce de yazdım, bir kez daha yazmakta hiç bir beis görmüyorum,

İstanbul’un her gün biraz daha bakımlı, biraz daha güzel bir kent olmasından İstanbul’da yaşayan biri olarak mutlu oluyorum,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kötüye gelen yasağa karşı çıkmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları