İcazetle medya patronu olunur mu?

Dün Meclis kürsüsünde Sabah ve ATV’nin satış tartışması vardı,

Gülerek, eğlenerek, ibretle izledim,

Türk siyasetinin, Türk muhalefetinin haline acıdım,

Deniz Baykal ve Mesut Yılmaz gibi iki kurt siyasetçinin aczine acıdım,

Konuyu ele alış biçimlerinin, iktidarın bu kurumları satış biçiminden hiç de farklı olmadığını gözlemledim,

Kürsüye çıkan herkes satıştan söz etti,

“El koyuştan” söz eden yoktu,

Oysa bir hukuk devleti için “En tartışılası” konu Sabah ve ATV’ye el konuş biçimiydi,

TMSF, siyasetten aldığı talimatla, Türkiye’nin ikinci büyük medya grubuna el koymuştu,

Türk yargısı, bu el koymanın “Hukuksuz” olduğunu belirtmiş ve idareye “Yaptığın işlem geçersiz” diyerek TMSF’nin Sabah ve ATV’yi sahiplerine geri vermesini “Emretmişti”

Ama iktidardan güç alan TMSF yargı kararına uymayacağını açıkça ilan etmişti,

Bir hukuk devletinde böyle bir şey olabilir miydi?

Olamazdı, olmamalıydı ama oldu,

Dün kürsüye çıkanların hiç biri buna değinmedi,

Değinmediler çünkü buna değinmeleri halinde Doğan Grubu’nun bundan hoşlanmayacağını biliyorlardı,

Oysa ortada tam bir hukuksuzluk vardı,

Ne bileyim bir örnek vermek gerekirse, yarın Anayasa Mahkemesi AKP hakkında kapatma kararı vermesi ve AKP’nin bir bu kararı tanımıyoruz, kapatmıyoruz demesi gibi bir durumdu,

Ama kimse buna değinemedi,

Bir başka gülünç olay Sabah-ATV ihalesine girmek isteyen bazı işadamlarıyla ilgili şikayetlerdi,

Bir kaç büyük işadamı ihale öncesi Başbakan’dan randevu istemişler ve bu randevuyu alamamalarını ihale girme sinyali olarak algılamışlar, Ya da Başbakan bu işadamlarından ihaleden uzak durmalarını istemiş,

Kastedilenlerin kim olduğunu biliyorum,

Biri Çarmıklı Grubu diğeri ise Hüsnü Özyeğin,

Bana göre bu da komik,

Bir işadamı medya işine girmek için, ya da bir işe girmek için başbakan’dan icazet alır mı?

Ya da medya işine girmek için Başbakan’dan icazet bekleyen bir işadamının Çalık’tan ne farkı kalır,

Medya işine mi gireceksin, yaparsın hesabını verirsin teklifi, Alabilirsen alırsın, alamazsan alamazsın,

Başbakan icazetiyle medya işine girersen, nasıl bağımsız medyacılık yaparsın,

Bütün bunlara güldüm ama bunlara gülmem Sabah-ATV olayının el koyulmasından satışına kadar Cumhuriyet tarihinin en büyük rezaletlerinden biri olduğu gerçeğini değiştirmiyor,

Bir işin içindeki siyasetçiler Yüce Divan’da, bankacılar ise zimmet suçlamasıyla ağır ceza mahkemelerinde mutlaka hesap vereceklerdir,

 

 


Sabah yazarları nasıl yellenecek

Sabah gazetesi’nde yazan ve yazarken “Namus, onur, hukukun üstünlüğü, demokrasi, özgürlük, vicdan hürriyeti” gibi konularda mangalda kül bırakmayan dostlarımız var,

Bunların durumu vahim ve utanç verici,

Bunların yolsuzluk, usulsüzlük, hukuksuzluk, siyaseten ekonomik çıkar sağlama gibi konularda yazı yazması artık mümkün değil,

Çünkü içinde bulundukları kurum tüm bu işlerin kurumsal simgesi haline geldi,

Satış işlemi kamu bankalarının  kaynaklarıyla tamamlanana kadar bu arkadaşlarımızın hepsinin bir savunması vardı,

El koyma sırasında “Patron yanlış işler yapmış olabilir” şüphesiyle hareket etmiş olabilirler,

Patronun yanlış bir iş yapmadığı yargı kararıyla kesinleştikten sonra “Patron yanlış bir iş yapmamış, İşlem hukuksuzmuş ama ne yapalım, Bu grubun yaşaması lazım” diye işlerini sürdürebilirler,

Siyaset destekli satış işleminden sonra bile “Dur bakalım, Belki de alan adam bizim işimize fazla müdahale etmez” demiş de olabilirler,

Ama artık durum öyle değil,

Grup siyaset destekli satıldı ve satış bedeli Türk bankacılık tarihinin en büyük skandallarından biriyle kamu bankalarından sağlandı,

Konu şimdilik mecliste, ilerde belli ki, Yüce Divan’lık olacak,

Ve bizim mangalda kül bırakmayan taifesi de bu işin hala içinde,

Mangalda kül bırakmama hikayesini bilirsiniz,

Yeniçeri ocağına gelen gençler kül dolu mangala yellenirmiş,

Sağlamlık göstergesi olarak mangalda kül kalmaması gerekirmiş,

Geçmişin kül bırakmama şampiyonları bundan böyle yellenirse sadece pis bir koku çıkar, küller yerinden kıpırdamaz bile,  

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Var olduğunu iddia ettiğimiz değerlere en azından kendimiz sahip çıktığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları