Raportör istifa etmeli

Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can, türbanla ilgili Anayasal düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’nde açılan davanın reddedilmesi gerektiği yolunda bir rapor hazırlamış,

Tersini isteseydi şaşardım,

Çünkü Doçent Osman Can, Anayasa Mahkemesi raportörü ama mevcut Anayasa’nın yüzde 90’ına karşı,

Gerçek bu,

Osman Can zaman zaman yayınladığı köşe yazılarında ve makalelerinde mevcut Anayasa’yı yerden yere vuruyor, değişmesi gerektiğini söylüyor ve daha özgürlükçü bir Anayasa’dan yana olduğunu yazıyor,

Bir hukukçu olarak buna elbette hakkı var,

Bütün bu eleştirileri yapabilir,

Ancak Osman Can, bir yandan bilim adamı kimliği ile bu Anayasa’ya karşı olduğunu açıklarken, diğer yandan bu Anayasa’nın uygulanmasından sorumlu mahkemenin raportörlüğünü yapıyor,

İşte zurna burada “Zırt” diyor,

Osman Can, şapkalarını burada karıştırıyor,

Bu Anayasa’ya karşı olabilirsiniz,

Ama Anayasa Mahkemesi raportörlüğü görevinizi yaparken, beğenmeseniz de, karşı olsanız da  “Bu Anayasaya” uymak zorundasınız,

Anayasa Mahkemesi raportörleri önlerindeki yazılı Anayasa’ya göre rapor hazırlarlar, “Kafalarındaki Anayasaya” göre değil,

Ama Osman Can böyle yapmıyor,  kendi özgür, liberal anayasa anlayışını uyguluyor,

Rapor yazarken yazılı Anayasa’ya değil kendi anlayışına göre rapor hazırlıyor,

Öyle anlaşılıyor ki, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can yanlış yerde duruyor,

Onun olması gereken yer Anayasa Mahkemesi raportörlüğü değil, Ergun Özbudun başkanlığında yeni bir Anayasa hazırlayan komisyonun üyeliği,

Osman Can’ın yapması gereken şey, hemen Anayasa Mahkemesi raportörlüğünden “Ben inanmadığım bir Anayasa’nın uygulanmasına aracılık etmek istemiyorum” diyerek istifa etmek,

Ya da şahsi kanaatlerini bir yana bırakıp mevcut Anayasa’ya göre rapor yazmak,

Bunu yapamadığına göre en doğrusu istifa gibi duruyor,

NOT: Iğdır’dan arayan bir okurum Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın kuzeninin AKP Iğdır’da AKP ilçe başkanlığı yaptığını “İhbar” etti, Doğrusu bu yaklaşımı da komik buluyorum, İnsanlar kuzenleriyle bırakın fikri yakınlık içinde olma mecburiyetini tanışmıyor bile olabilirler, Bu nevi yakıştırmalar son derece yakışıksızdır, Ayrıca Anayasa Mahkemesi raportörün görüşüne uymak zorunda da değildir, 

 

 

 


Sporda da yalan dolan

Hürriyet gazetesinin spor servisi Hürriyet’e yakışmıyor diyeceğim ama Hürriyet de giderek spor servisine benzediği için galiba bunun demek anlamsız olacak,

Hürriyet’in spor sayfaları, yalan yazmayı, alenen bilinen gerçekleri çarpıtmayı, uydurmayı bir alışkanlık haline getirdi,

Geçen hafta oynanan UEFA Kupası finalinde Fatih Tekke’nin maçın adamı olduğunu yazdılar,

Güldüm sesimi çıkarmadım,

Maçın adamı Fatih Tekke seçilmemişti ama Hürriyet öyle uygun görmüştü,

Şimdi bugün yine bir Fatih Tekke haberi yapmışlar,

Fatih’in milli takıma çağrılmamasını gündeme getirmişler,

Ve yine aynı “Yalanı” tekrarlamışlar,

“UEFA Kupası finalinde maçın adamı seçilen Fatih Tekke” diye,

Ayıptır,

Bu kadar da yalan yazılmaz,

UEFA’nın resmi internet sitesine baktığınız zaman maçın adamının Fatih Tekke değil Arshavin olduğunu görürsünüz,

Ama Hürriyet spor servisi herkesi aptal zannettiği için bu yalanı yazmaya devam ediyor,

Yerseniz,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En tehlikeli kazaların kötü sürücülerin kullandığı iyi otomobiller tarafından yapıldığını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları