Dolmabahçe buluşması normal bir olay mıdır?

Fikri Sağlar Pandora’nın kutusunu açtığı için hedefte,

Vatan Gazetesi de Fikri Sağlar’ın yazdıklarını manşete taşıdığı için,

Oysa Fikri Sağlar’a küfretmek değil teşekkür edilmeli,

Çünkü Fikri Sağlar’ın yazdıkları ve daha ötesi aylardır Ankara’da, İstanbul’da, her yerde siyasi sohbetlerin en önemli konusuydu,

“Dolmabahçe buluşmasında neler konuşuldu?” denilince yüz değişik hikaye anlatılıyordu,

Aziz Yıldırım’la ilgili, NATO ihaleleri ile ilgili, yasak ilişkilerle ilgili, yolsuzluklarla ilgili çeşitli hikayeler,

Her biri birbirinden felaket öyküler,

Başbakan’ın Genelkurmay Başkanı’na şantaj kozu olarak kullandığı dosyalardan söz ediliyordu,

Doğru muydu, yalan mıydı bilemem,

Kimse de bilemez,

Kimse bilemeyeceği için de, her yazılan, her söylenen inandırıcı olur, doğru olarak algılanır,

Herkes işine gelene inanır,

Çünkü Dolmabahçe buluşması gerçekten bir demokraside olmaması gereken türden bir olaydır,

Bir Başbakan’la bir Genelkurmay Başkanı hiç bir demokraside böyle gizli, kapalı, sır buluşmalar yapmazlar,

Hele hele o Başbakan’la o Genelkurmay Başkanı arasında fikri bir yakınlık, bir dostluk yoksa, hele hele o Genelkurmay Başkanı o buluşmadan kısa süre önce iktidar partisi aleyhine zehir zemberek bir açıklamanın, bir muhtıranın altına imza atmışsa,

Başbakan’larla Genelkurmay Başkanları’nın nasıl buluşacakları bellidir,

Ya Başbakan Genelkurmay Başkanı’nı Genelkurmay’da ziyaret eder ve bilgi alır,

Ya da Genelkurmay Başkanı’nı Başbakanlığa davet eder orada görüşür, bilgi alır,

Bu buluşmaların içeriği bellidir,

Elbette açıklanmaz ama kurumsal olarak bilinir,

İki kişi arasında sır değildir,

Devletin konusudur,

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de hep böyle olmuştur,

Genelkurmay Başkanları ile Başbakanlar arasında “İçeriği ikisi arasında sır olarak kalan gizli görüşmeler” hiç bir zaman yapılmamıştır,

Eğer yapılırsa, eğer o görüşmeyi yapan iki kişi burada konuştuklarını kimseye söylememe konusunda kavilleşmişse, her türlü yakıştırma serbesttir,

Bu nedenle de ne herkesin konuştuklarını yazan Fikri Sağlar’ın, ne de bunu manşet yapan Vatan’ın bu konuda en küçük bir kusuru yoktur,

 

 


Sana söylüyorum Deniz, sen anla Emine

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ana muhalefet lideri Deniz Baykal’a kızmış,

Her zaman olduğu gibi çakıyor, “Bu ne kin, bu ne hırs” diye,

Başbakan’ı bu kadar kızdıran Deniz Baykal’ın Çankaya’da verilen davete katılmamasına rağmen, İngiltere Kraliçesi ile başka bir ortamda bir araya gelmesi,

İslamcı basın da Başbakan ile aynı kanaatte,

Onlar da Baykal’ı eleştiriyor ve “Çankaya’ya saygı yok, Kraliçeye saygı var” diye yazıyorlar,

Peki bu lafların muhatabı sadece Deniz Baykal mı?

Değil,

Çünkü bu noktada Baykal’la aynı davranışı benimseyen bir kişi daha var, Emine Erdoğan,

O da aynı Deniz Baykal gibi Çankaya Köşkü’nü protesto ediyor,

O da Kraliçe için verilen davete katılmıyor,

O da Kraliçe ile buluşmak için başka bir ortamdan faydalanıyor,

Deniz Bey ile Emine Hanım’ın bu konudaki davranış kodu bire bir aynı,

Emine Hanım’a kimse bir şey demiyor,

Deniz Baykal’ı herkes eleştiriyor,

Kim bilir belki de, “Sana söylüyoruz Deniz Bey, siz anlayın Emine Hanım” demeye çalışıyorlar,

Benim bu konudaki fikrime gelince,

Ben Deniz Bey’e de, Emine Hanım’a da hak veriyorum,

Canları Çankaya’ya gitmek istemiyorsa gitmezler,

Kimse zorlayamaz,

Üstelik Emine Erdoğan’ı deniz Bey’den çok daha tutarlı buluyorum,

Deniz Bey protesto ettiği Çankaya’ya mantı yemeğe gitti,

Emine Hanım bir kez bile gitmedi,

Herkesin kendine göre bir protesto nedeni vardır,

Mesela Murat Bardakçı,

Çankaya’da tarihçilerle bir yemek düzenlenecekti,

Murat Bardakçı da muhtemel davetliler arasındaydı,

Bardakçı son derece nazik bir biçimde önceden haber yolladı,

“Davet ederlerse gelmem, O yüzden davet edip ne beni, ne de kendilerini zor durumda bırakmasınlar”

Murat Bardakçı’nın protesto gerekçesi de son derece anlamlıydı,

“O masada, Türkiye Cumhuriyeti’nin en tepedeki masasında Türkiye’ye söverek prim yapmaya çalışanları başköşeye oturttular, Onların oturduğu yerde ben oturmam”

Deniz Bey’in sözde gerekçesini biliyorum, Emine Hanımınki ile ilgili tahminlerim var,

Ve bana göre en anlamlı protesto Murat Bardakçı’nınki,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Durmadan çalan alarmların hırsızın işine yaradığını anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları