Şener: “Türkiye’yi soyuyorlar”

Teke Tek’te konuğum AKP kurucusu, eski maliye Bakanı Abdüllatif Şener’di,

Hem programda, hem de program öncesi çok önemli şeyler anlattı,

Anlattığı siyasi konuları bir kenara bırakıyorum,

Ancak ekonomi konusunda anlattıkları çok derece önemliydi ve Türkiye’nin batmaya doğru nasıl bilinçsizce sürüklendiğinin detaylarını verdi,

Şener’e göre Türkiye’deki özelleştirmeler tam bir fiyasko,

“Türkiye’de özelleştirilen kurumların hepsi hizmet sektöründe, Alan yabancılar hemen hemen hiç bir yeni yatırım yapmıyorlar, Karlı kuruluşları alıyorlar, Ödedikleri paranın çok daha fazlasını bir kaç yıl içinde kar transferi olarak yurt dışına çıkarıyorlar, Para basan kuruluşlarımızı, bir kaç yıllık karları karşılığında devrediyoruz, Bunun en iyi örneği telekom şirketleri, Bunların kar transferleri bir kaç yıl içinde Türkiye’deki cari açığı bir kaç katına çıkaracak, Rakamlara bakarsanız net olarak görülüyor, Türkiye’den dışarıya giden kar transferi bir kaç yıl içinde 89 milyon dolardan 2 milyar dolara çıkmış, Bu daha da büyüyecek, Şimdi otoyolları da satacaklarmış, Yahu size ne zararı var, Her yıl belirli bir geliri var, Taş atmadan kol yormadan, Şimdi onları da satacaklar, Peşin parayı al kısa bir süre rahatla ama geleceği sat, Şuursuzca yapılan bir işlem, Bakın bu şirketlerin hiç biri üretim yapan alanlardan gelmiyor, Ya finans, ya telekom, Hepsi hizmet sektörü,”

Abdüllatif Şener’in ekonomi ile ilgili uyarıları bununla da sınırlı değil,

“Bakın kur oyunlarıyla Türkiye soyuluyor, Adam 2007 başında 1,45’den doları bozdurup faize yatırıyor, Yüzde 20 faiz alıyor, Yıl sonunda yüzde 20 faizli parasını düşerek 1,18’e inen kurdan dolara çeviriyor, Dolara reel faiz yüzde 40’ı aşıyor, Amerikan Merkez Bankası dolar faizini yüzde 2’ye çekiyor, bizde yüzde 40 küsur,”

Bunun üzerine soruyorum, “O zaman niye daha fazla dolar gelmiyor, Trilyonlarca dolar gelmeli”

“Gelmez, Çünkü o zaman faiz düşer, Tam limitte getiriyorlar, Cari açık miktarı kadar getiriyorlar, Fazlası gereksiz olacağı için, ihtiyaç fazlası olacağı için faizi düşürür, Ama gerekenden çok az getirirsen faiz oranı korunur, Bunun için fazla gelmez,”

“Nereye kadar” diye soruyorum,

“Dışa bağımlılık giderek artar, Dünyadaki bir krizi en ağır şekilde biz yaşarız, Giderek büyüyen bir açık oluşur, Borçlar katlanarak artar,”

“Peki bunları söyleyen anlatan hükümeti uyaran yok mu?” diyorum,

Gülüyor,

 

 


Hooşt Lagendijk AKP’den vekil mi olacak!

Adam sıradan bir AB bürokratı,

Belli ki, sıradan,

Belli ki, ülkesinde siyasette pek başarılı olamamış,

Doğru düzgün bir kariyeri yok,

Kendi memleketinde 10 kişiye sorsan, 10’u da adını bilme duymamıştır,

Ama Türkiye’de tanımayanı yok,

Belki de bu yüzden eşini bile Türkiye’den seçmiş,

Eniştemiz olmuş,

Yıllardır Türkiye’nin AB ile ilişkileri konusunda ahkam keser,

Şimdi onunla da yetinmiyor,

CHP’ye muhalefet yapıyor,

Tam da AKP tonlamasında,

Eleştiri dozunun ötesinde,

Hakaret tonunda,

Hangi hakla belli değil,

Türkiye’deki muhalefeti eleştirmek bir AB bürokratının işi mi?

Değil!

Haddi de değil,

Ama o fütursuz,

Türk siyasetinin önemli bir unsuruna, Atatürk’ün partisine hakaret ediyor,

CHP eleştirilmeyi hak etmiyor mu?

Ediyor,

Hem de fazlasıyla,

Peki bunu yapmak bir Hollandalı’nın işi mi?

AB, Türkiye’de icraatları izler,

Bunların AB uygulamaları ile uyumlu olup olmadığını gözler,

Ama muhalefeti eleştirenini, üstelik de AB kriterlerine uyum veya başka bir nedenle değil, partinin politikalarını eleştirenini ilk defa görüyoruz,

AKP’nin her yaptığına destek veren, AKP’nin baskı rejimine ulaşan uygulamalarına gık çıkarmayan AB bürokratı Lagendijk, CHP’ye hakaret ediyor,

Buna karşın geçmişte çok da hassas oldukları 1 Mayıs’taki insan hakları ihlalleri, polis dayağı gibi konularda Lagendijk gıkını çıkarmıyor,

Benim bu manzaradan çıkardığım bir sonuç var,

Lagendijk eş durumundan Türk vatandaşı olduğuna göre, önümüzdeki dönem AKP’den milletvekili olmayan hazırlanıyor,

Bunun için de şimdiden çalışmalara başlamış,

Hayırlı olsun,

Partiye üye olduktan sonra istediğini söyleyebilir, CHP’ye daha sert tondan da eleştiriler yapabilir,

Ama o güne kadar kendisine Loost değil, Hooşt Lagendijk diyeceğim, 

 

 


El Maktum ve Zorlu

Geçen yıl İstanbul’da kayyum tarafından iki arazi satışı yapıldı,

Biri Zincirlikuyu’daki Karayolları arazisi, diğeri Levent’teki İETT arazisi,

İkisi de 1 milyar dolar civarında fiyatlara satıldılar,

İlkini Türk işadamı Ahmet Zorlu aldı, İmar durumu net olmadığı, davalık olduğu halde parayı peşin ödedi,

Diğerini ise Dubai Şeyhi El Maktum aldı,

Davaları gerekçe göstererek parayı hala ödemedi, Şartnameye aykırı davrandı,

Karayolları arazisi ile ilgili dava sonuçlandı ve Danıştay bu arazinin imar planlarında yapılan değişikliği iptal etti,

Parayı peşin ödeyen Ahmet zorlu kaybetti,

Parayı ödediği için de eli kolu bağlı, Milyar dolar ödediği arazide bir proje yapması olanaksız,

Parayı ödemeyen EL Maktum davayı kaybederse hiç bir kaybı yok,

Davayı kaybederse parayı vermeyecek ve gidecek,

Danıştay’ın kararına diyecek bir şeyim yok,

Ama ortada ciddi bir adaletsizlik olduğu da kesin, 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kıç yalayarak adam olanın görülmediği anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları