Çapkınlık başka, sapkınlık başka – 1

Hüseyin Üzmez’in yarattığı skandalda en doğru lafları dün Kanal 1 Haber’de İsmail Nacar etti,

Nacar da İslami kesimin önde gelen yazarlarındandır,

Üstüne bir de doğrucu Davut’tur,

Bu yüzden kendi fikirdaşlarıyla bile zaman zaman başı belaya girer,

İsmail Nacar, Kanal 1 Haber’de Hüseyin Üzmez’le ilgili şöyle konuştu:

“Hüseyin Üzmez benim çok eski dostumdur, Bu yüzden de kendisini defalarca uyardım, Müslüm Gündüz’ü evinde kadınlarla buluşturuyordu, Şimdi ortaya çıkan merakı, hep vardı, Kendisine hep söyledim, Yapma etme dedim, Ama dinlemedi, Bu alışkanlıktan vazgeçmesini hep söyledim”

İsmail Nacar’ın söylediklerinden de anlıyoruz ki, ortada bir komplo momplo yok,

Hüseyin Üzmez’in hastalık sayılabilecek noktaya gelmiş bir durumu var,

Durum yakın çevresi tarafından biliniyor ve dostları kendisini uyarıyor, “Hüseyin yapma” diye,

Ama belli ki, o bu uyarıları dinlemiyor, dikkate almıyor,

Belli ki, hasta,

Belli ki, sapkın,

Belli ki, pedofil,

Bu filmlere bile konu olmuş bir cinsel sapma türü,

Dinci basının iddia ettiği gibi bu bir komplo bile olsa, yani küçük kızı birileri Hüseyin Üzmez’e yem diye atmış bile olsa,

Bu durum Hüseyin Üzmez’in sapkınlığını ortadan kaldırır mı?

Çoluk çocuğa cinsel tacizde bulunmasını haklı kılar mı?

İsmail Nacar’ın söylediği gibi dostları onu uyarmışlar ama O, o uyarıları değil, başka uyarıları dinlemiş,

 

 


Çapkınlık başka, sapkınlık başka – 2

Ben dinci basının Üzmez vakasını görmezden gelmesini yazınca, o kesimin “küfürbazlarından” bolca küfür geldi,

Bazıları şöyle yazmış, “Sen Ali Kırca’nın yaptıklarını görmezden gelmedin mi?”

İlgiyi anlayamadım,

Ali Kırca’nın yaptığıyla Hüseyin Üzmez’in yaptığı aynı şey mi?

Ali Kırca, 30 yaşlarında bir kadınla evlilik dışı ilişkiye girmiş,

Kız da bu ilişkiyi kaydedip ortalığa dökmüş,

Burada bir suç yok ki!

Ne bir çocuk tacizi söz konusu, ne de başka bir suç,

Ali Kırca’nın yaptığı şey sadece eşi, sevgilisi ve kendi arasında bir mesele,

Kırca’nın yargıya verilecek bir hesabı yok,

Eşine vermesi gereken bir hesap varsa, o onların arasında,

Bu kadar basit,

 

 


Böyle kredi olmaz

Aydın Ayaydın, Çalık’a Sabah ve ATV’yi almak için kamu bankalarından verilen 750 milyon dolar krediyi “Doğru” bulmuş,

Okuyunca güldüm,

Aydın Hoca iyi insandır,

Kimseyle kötü olmak istemez,

Hele hele medya patronlarıyla,

Yoksa Ayaydın gibi 2 büyük bankada genel müdürlük yapmış biri, bu kredinin “Olacak şey” olmadığını bilmez mi!

Bu kredi niye olacak şey değil, onu da anlatayım,

750 milyon doları Çalık’a hiç düşünmeden veren iki kamu bankasının, kredi ile ilgili açıklamalarını okudunuz mu?

Diyorlar ki: “Bu bir proje finansman kredisidir”

İşin püf noktası burada,

Proje finansman kredisi deyince, başka da bir teminata gerek yok,

Doğru, bankalar böyle krediler verir,

Verir ama nasıl?

İş öyle bir iştir ki; geliri garantidir, Projeyi tamamlayıp işe koyuldun mu, bankaların parasını geri alacağı garantidir,

Mesela ne bileyim bir baraj inşaatıdır,

Devlet de elektrik alım garantisi veriyorsa, üretilen elektrik miktarı geri ödemelere yetecek miktardaysa, banka bu projeye “Proje finansman kredisi” verir,

Çünkü işletmeci zora düşse de, buharlaşıp uçsa da banka parasını geri alacaktır,

Bu tip kredilerin inşaat için geçer süresi de geri ödemesizdir,

Ama Sabah-ATV öyle mi?

Ortada hiç bir garanti yok,

Diyelim ki, Çalık burayı işletemedi,

Reklam veren reklam vermedi, izleyici programları beğenmedi ve izlemedi, Rating’ler düştü, gelirler düştü,

Gazete de tiraj kaybetti, Reklam alamadı,

Olur mu olur!

Ne oldu projeye?

Battı,

Geliri olmayan, rating’i olmayan televizyonu, gazeteyi kim alır?

Kimse,

Alsa da, ölmüş eşek fiyatına alır,

Ne yapacak bankalar o zaman?!

Üç sene ödemesiz,

Üç seneye ATV kalır mı, Sabah kalır mı belli değil!

Peki ne olacak o zaman?

Kamu bankaları parayı nereden alacak?

Alamayacak tabii,

Çizecekler üzerini, bitecek gidecek,

Bu kredi verilir mi?

Verilir,

Ama böyle verilmez,

Başka teminatlar alınır,

Sabah-ATV batsa bile, para edecek teminatlar alınır,

Çalık’ın diğer yatırımları teminat olarak alınır,

O zaman “Belki” olur,

Ama bu haliyle olmaz,

Aydın Ayaydın “Olabilir” dese bile olmaz,

 

 


Saatçi’ye kızmayın

Galatasaraylılar Ercan Saatçi’ye tepkililer,

Ne yapmış Ercan Saatçi, Galatasaray’ı PKK’lı olmakla suçlamış,

Galatasaraylılar da çok kızmış,

Allah aşkına Ercan Saatçi’den ne bekliyordunuz ki?!

Bir kaç yıl önce Fenerbahçe şampiyon olduğunda, şampiyonluk kutlamalarında Galatasaray’a ana avrat küfrederken kameralara da yakalanan, Ercan Saatçi değil miydi?

Ben o  zaman da kızmamıştım, şimdi de kızmıyorum Ercan Saatçi’ye,

Neden mi?

Çünkü aklıyla, kafasıyla bir şeyler yapan, üreten, eleştiren adama kızılır!

Ercan Saatçi bugüne kadar aklıyla ne yapmış ki?!

Sporda köşe yazarı olmuş!

Nasıl?

Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün damadı olarak,

DMC’ye genel müdür olmuş nasıl?

Medya Grup Başkan Yardımcısı Ertuğrul Özkök’ün damadı olarak!

Anlayacağınız bugüne kadar aklıyla elde ettiği bir başarı yok,

Yazıyı da başarılı olduğu tarafla yazınca sonuç bu oluyor,

Boşuna kızmayın,

Kızacaksanız ona yazı yazdırana kızın,

NOT: DMC, Damat Music Company değil, Doğan Music Company’nin kısaltılmış halidir,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Burnunun dikine gidenler burunlarını kırmaya razı olduğu zaman

Erişilebilirlik Araçları