Spor dine alet edilirken

Galatasaray Divan Kurulu Başkanı Sevgili İrfan Aktar Galatasaray futbol takımındaki Fethullahçı örgütlenme ile ilgili Divan’ın herhangi bir soruşturma yapmadığını, çünkü Divan’a bu yönde bir talep gelmediğini söylemiş, “Üyelerimizden böyle bir talep gelirse gerekeni yaparız” demiş,

Oldu Sevgili Aktar,

Bunun ilgili talep yarın elinizde olacak,

Ben yazıp yollayacağım,

Bugün aslında derbi maçıyla ilgili bir kaç bir şey yazacaktım,

Ancak Hakan Şükür’ün yaptığı açıklama bana ulaşınca vazgeçtim,

Hakan Şükür derbiyle ilgili sorulara şöyle bir yanıt vermiş:

“Kutlu doğum haftasına yakışır bir derbi olsun”

Bir derbi maçı ile kutlu doğumun ne ilgisi var söyler misiniz?

Bir ilgisi yok ama Galatasaray’ın ne hale getirildiğini göstermekle çok ilgisi var,

Hakan’ın anlayışını göstermekle çok ilgisi var,

Diyelim ki, Galatasaraylı futbolcular kutlu doğam haftasına yakışır bir derbi oynayacaklar,

Peki neredeyse tamamı yabancı olan ve büyük bölümü Katolik Fenerbahçeli futbolcular neye uygun bir derbi oynayacaklar,

Onların da iyi bir derbi oynaması için Noel’de oynanacak bir derbi mi kollayacağız,

Duyuyor musun ey İrfan Aktar,

Hala benim şikayetimi mi bekleyecek misin!

 

 


Aksoy: Hisseler TMSF’de

TMSF, Hürriyet’teki Erol Aksoy hisselerine de el koysun diye yazınca Erol Aksoy aradı,

“Haklısınız, Hürriyet’in yüzde 25 hissesi bana aitti, Daha sonra Erol Simavi Aydın Doğan’a yüzde 51’ini sattı çünkü gerisi de halka açıktı, Ancak bir düzeltme yapmak da lazım Hürriyet hisseleri benim derken hisseler şahsıma ait değildi, Sahibi bulunduğum İktisat Bankası’na aitti, Keşke dediğiniz gibi olsa, Hürriyet’te hissem olsaydı, Ama ne yazık ki, o dönem biz bu hisseleri banka olarak satın almıştık, Daha sonra Hürriyet’teki ortaklık oranımız düştü, Bir bölümünü de halka sattık, Ne kadar hisse elimizde kalmıştı hatırlamıyorum ama o hisseler şu anda İktisat Bankası’nın, Yani bende tek bir hisse bile yok, TMSF İktisat Bankası’na el koyunca hisseler de TMSF’ye geçmiş oldu, Hala var mıdır, varsa ne kadardır bilmiyorum, Eğer o dönemden kalma bir ortaklık varsa, Hürriyet’e ben değil TMSF ortaktır, Eğer ellerinde hala Hürriyet hissesi varsa, diledikleri gibi satabilirler”

Bu sözler Erol Aksoy’un,

Kelimesi kelimesine değilse de mealen böyle,

Yani Erol Aksoy’un İktisat Bankası’na ait Hürriyet hisseleri el koymayla birlikte TMSF’ye geçmiş,

Şimdi merak ettiğim konu bu hisselerin miktarı ve hisselere ne olduğu!

TMSF bu hisselerle ilgili ne gibi bir işlem yapmayı düşünüyor?

Çünkü gerek BDDK, gerekse TMSF bugüne kadar Doğan Grubu’na hep ayrıcalıklı muamele etti,

Doğan Grubu’nun TMSF’ye olan borçları geçtiğimiz yıllarda yapılan “Özel bir protokolle” ertelendi,

Son derece düşük bir faizle uzun vadeye yayıldı,

Bu protokolün altında TMSF yöneticisi olarak imzası bulunan kişi, şimdi Doğan Holding’de CEO,

Merak ediyorum, acaba bu hisselerle ilgili olarak da Doğan’a bir “Güzellik” yapıldı mı?

Acaba TMSF alacak tahsilinde işadamlarına farklı farklı yaklaşımlar mı sergiliyor?

 

 


ABD’li siyasetçilere Türkiye’yi anlatmak

Dün bir grup ABD’li politikacı ziyaretime geldi,

Hem Cumhuriyetçi, hem de Demokratlardan oluşan bir heyet,

Merak ettikleri konu kapatma davası ve 301, madde ile ilgili gelişmelerdi,

Yarım saatliğine gelmişlerdi, 2 saat kaldılar,

Kapatma davasını sordular,

Anladığım kadarıyla böyle bir davayı antidemokratik buluyorlardı,

“Haklısınız anti demokratik bir dava, Sizin ülkenizde olmaz mı?” diye sordum,

“Olmaz” dediler,

“Peki yarın Demokrat Parti seçimi kazansa ve ABD’de Komünist bir yönetim getirmek üzere çalışmalar başlatsa, Ne olur?” dedim,

“Olmaz” dediler,

“Niye olmaz” dedim,

“Olmaz, Çünkü kimse bunu yapmayı düşünmez”

“Diyelim ki, düşündü, Yapabilir mi?”

“Hayır yapamaz, İzin verilmez” dediler,

Devam ettim,

“Peki yarın Cumhuriyetçiler iktidara geldiler, ABD’nin kuruluş felsefesinin temeli olan 1, amendment’ı tanımayan bir politika izlemeye başladılar, Böyle bir parti ABD’de iktidarda kalabilir mi?” dedim,

“Böyle bir şey de olmaz, O bizim temelimizdir, Kimse buna cesaret edemez” dediler,

“Diyelim ki, biri etti, Olur mu?”

“Olmaz ama bu mantıksız, Niye bir parti çıkıp da ABD’nin kuruluşunun temeli olan, herkesin benimsediği bir maddeye karşı çıksın” dediler,

Haklı olarak anlamakta güçlük çekiyorlardı, Bir partinin ülkenin kuruluş felsefesine karşı çıkan bir tavır almasını mantıkları almıyordu,

“Yahu diyelim ki, oldu, Bu partiye ABD tahammül eder mi” dedim,

“Etmez” dediler,

“Türkiye de etmez” dedim,

“Peki AKP bunu mu yapıyor sizce” diye sordu Cumhuriyetçi bir kadın temsilci,

“Ben yapıyor demedim, Savcılar böyle düşünüyor, Yüksek mahkeme karar verecek” dedim,

“Yüksek Mahkeme doğru karar verir mi?” diye sordu biri,

“Siz ABD’de Supreme Court’tan şüphe duyuyor musunuz?” diye sordum bunun üzerine,

“ Hayır duymayız, Kimsenin böyle bir hakkı yoktur, Başkanın bile” dedi biri,

Epey uzun bir sohbet oldu,

Gerisini de yarın aktarırım,

 

 


Nerede o eski haberciliğimiz

Okurlar soruyor, “Nerede o eski haberler, Dosyalar” diye,

Haklılar,

Ben de aynı soruyu kendi kendime soruyorum,

“Nerede o eski haberciliğimiz” diye,

Emin olun bir süredir işler kesat,

Haber kaynaklarımız kurudu,

Niye biliyor musunuz?

Ergenekon olayı yüzünden,

Haber akışı kesildi,

Biz gazeteciler haberleri kaynağından almayız,

Yani gece yarısı, damlardan görevimiz tehlike gibi kamu binalarına girip yüzümüzde kar maskesi, elimizde fener dosya aramayız, Arayamayız,

Bize bilgiler durumdan rahatsız olan namuslu bürokratlardan veya bürokrasideki iç çekişmelerden dolayı gelir,

Birileri arar bilgi verir, o bilginin peşine düşer, başka birilerinden teyitleri ve belgeleri alırız, Ya da birileri dosyaları tam tekmil bize ulaştırırlar,

Ancak Ergenekon’la beraber iyice ayyuka çıkan dinleme ve takip olayları haber kaynaklarımızı ürküttü,

Geçtiğimiz günlerde bir Aselsan yöneticisi Ergenekon kapsamında ifade vermiş,

Savcı şöyle bir soru soruyor: “Fatih Altaylı’nın yardımcısı ile telefonda görüştüğünüzü tespit ettik, Ne konuştunuz”

Haydaaa!

Adam anlatıyor, “Aselsan’daki cinayetleri araştırıyorlarmış, Bir program yapacaklarmış, Kendilerine bu konunun üzerine gitmemelerini söyledim ve kapattım, Görüşmeyi de üstlerime bildirdim”

Bakar mısınız olaya,

Bu olaylar haber kaynaklarımızı ürkütüyor,

Kimse bir şey söylemiyor, kimse bir şey anlatmıyor, kimse telefon açıp hal hatır bile soramıyor,

Bunun adı baskı rejimi değil de nedir, biri bana söylesin,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Batıya açılan pencere kapatılırken seyirci kalmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları