Aysun’un fikir babası Besim Tibuk

Magazin yazarı Bekir Hazar Habertürk’te kendisini sertçe eleştirmeme bozulmuş,

Haklı, Bozulması lazım,

Hazar, Aysun Kayacı’nın çobanların oyuyla ilgili sözlerini eleştirmişti,

Ancak karşı bir fikirle değil, Kayacı’nın aşk hayatı üzerinden,

Ben de bu tavra sert tepki gösterdim,

Kız bir fikir yürütüyor, doğru, yanlış, Bekir Hazar yanıt veriyor, “Sen futbolcu sevgilini terk edip yapımcının sevgilisi oldun”

Eeee!

Aysun Kayacı’ya tepkiler sürüyor,

Kayacı’ya tepki gösterenler, Türkiye’nin fikir özgürlüğü ve liberalizm şampiyonları,

Sarışınsan, bacakların uzunsa, dekolte giyiyorsan fikrin olamaz tadında tepkiler,

Bunların alayı “Cühela”

Çünkü Aysun Kayacı’ya söven liberaller, Türkiye’nin yegane “Liberal Partisi”nin programını bile okumamışlar,

Bir dönem çok popüler olan Liberal Parti’yi hatırlarsınız,

Besim Tibuk’un partisini,

Liberal Parti’nin programı Aysun Kayacı tarafından yazılmamıştı ama aynen Aysun Kayacı’nın fikirlerini savunuyordu,

Liberal Parti programında herkesin oyunun eşit olmayacağı vurgulanıyordu,

Liberal Parti’ye göre oylar vatandaşların ülke ekonomisine katkılarına göre “Ağırlıklı oy” olacaktı,

Ne kadar vergi veriyorsanız, oyunuz buna göre bir katsayıyla çarpılacaktı,

Mesela Türkiye vergi rekortmeni Aydın Doğan’ın oyu 1000’le çarpılırken, çoban Mehmet’in oyu 1’le çarpılacaktı,

Tam da Aysun Kayacı’nın dediği gibi,

Buna göre Aysun Kayacı’nın oyu da Mehmet Ali Erbil veya Hülya Avşar’dan daha az olacaktı,

Liberal Parti’nin popüler olduğu, konuşulduğu günlerde bugün Aysun Kayacı’yı eleştirenlerin hiçbiri Liberal Parti’yi ve Besim Tibuk’u eleştirmediler,

Nedenini bilmiyorum,

Büyük ihtimalle bizim entellerin genel hastalığındandır,

Hiç bir şeyi gerçekten okumadıkları gibi, Liberal Parti programını da okumamışlardır,

Aysun Kayacı bunu magazin ağırlıklı bir programda söylemeyip, bir yerlerde yazsaydı kuvvetle muhtemel onu da okumazlardı, 

 

 


Kapatma davası AB’yi hatırlattı

Başbakan Erdoğan yine AB ipine sarıldı,

AKP 2002 yılında iktidar olduğu zaman toplumun büyük bir bölümünde “Kuşkular” vardı,

“Acaba Milli Görüş’ün devamı mı olacaklar, aynı sıkıntıları bir kez daha yaşayacak mıyız?”

Bu hepimize egemen bir önyargıydı,

AKP yönetimi bu önyargıyı silmek için çok doğru bir yola saptı,

Avrupa yoluna,

Hükümet yönünü AB’ye çevirdi,

Hiç bir hükümetin yapmadığı kadar AB yanlısı bir tavır aldı,

Erdoğan ve Gül zamanların büyük bölümünü Avrupa’da geçirdiler,

Avrupalı liderlerle defalarca görüştüler, 17 Aralık’a kadar yoğun bir çaba içinde girdiler,

Normal şartlarda AKP’ye destek vermesi mümkün olmayan geniş bir kesim bu çabalardan ötürü AKP’ye yakınlaştı,

Bunların başında TÜSİAD gibi iş dünyası kuruluşları, aydınlar, liberal entelektüeller ve medyanın geniş bir kesimi vardı,

AB projesi, AKP’nin kendini anlatma projesi gibiydi,

“Bizim yüzümüz Batıya dönük” mesajı veriyordu,

Sonra AKP kendini kabul ettirdi,

Bürokrasiye, devlete yerleşti,

Arkasını sağlama aldı,

Ve AB projesi rafa kalktı,

Başbakan Avrupa’nın yolunu unuttu,

Afrika, Avustralya geziliyor ama aylardır Avrupa’ya gidilmiyordu,

İş dünyası uyarmaya başladı,

Liberal entelektüeller uyarmaya başladı,

İktidarın en güvendiği adamlardan Mehmet Altan bile dayanamadı isyan etti,

AKP tınmadı,

AB unutulmuştu,

Arap liderler havaalanında karşılanıyor, Hamasçılar gelip gidiyordu,

Kapatma davası açılıncaya kadar bu tabloda bir değişiklik olmadı,

Ne zaman kapatma davası açıldı, AKP, AB’ya hatırladı,

Çünkü ne Hamas’dan, ne Sudan’dan “Kapatma davası açmak demokrasiye uygun değildir” mesajı gelmezdi,

Gelse de herkes gülerdi,

Bu nedenle AKP AB’ye döndü,

Dava sonuçlanıncaya kadar AB yolundayız,

Sonrası bildiğiniz gibi, 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İyi pişirilmemiş tuğlanın çabuk çürüdüğünü unutmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları