Başbakana rağmen mi?

Yazılarımı genelde gece geç saatte yazıyorum,

Dün gece de saat 2 gibi bilgisayar başındayım, Telefon çaldı,

Zıpladım,

O saatte kimse hayır işi için aramaz,

Bir dostun başına bir felaket geldi diye heyecan daha doğrusu korkuyla açtım,

Genelde çok iyi bilgiler veren bir tanıdık arıyordu,

"Abi bu gece çok acayip şeyler olabilir, Haberin olsun" dedi,

"Bu saatte ne olacak, Manyak mısın, ödümü patlattın" dedim,

"Abi birileri kapatma davasına karşı Ergenekon Operasyonunu 

genişletmeyi koz olarak kullanmak istiyor, Başbakan ı da bu 

Ergenekon un çok önemli olduğuna inandırmaya çalışıyorlar, Bu 

gece veya en geç yarın sabah erken saatlerde bir şeyler olacak" dedi,

"Ne olacak biliyorsan söyle yazımı yazıyorum koyayım" dedim,

"Abi bir şey söylesem yanlış çıkar diye korkarım ama Fehmi Koru’nun yazısını okursan belki sen bir şeyler hissedersin," dedi,

"Söylesene oğlum ne biliyorsan"

"Abi sen yazını gece yazmak zorunda mısın? Bekle sabahı, Sabaha çok şey değişmiş olabilir" dedi,

Sabahın üçüne kadar internette dolandım, Birilerini aramak istiyorum ama o saatte küfür yemek de istemiyorum,

Yazıları yollamadım,

Yattım,

Sabah 8 de bir telefon,

Arayan bizim haber merkezinden çocuklar,

"İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve Ferit İlsever’i sabaha karşı gözaltına almışlar"

Önce bir şaşkanlık,

"Nasıl olmuş?"

"Net değil ama galiba sabaha karşı evinden alınmışlar,"

Haydaaaa!

80 küsur yaşındaki İlhan Abiyi sabaha karşı evinden almak,

Sabah gazeteden çağırırsın gelir,

Kaçacak hali yok ya,

Ama öyle yapmamışlar, Yataktan almışlar,

Hemen televizyonları açtım,

AKP’ye yakın gazetecilerden Şamil Tayyar Skytürk’te  anlatıyor, "Bunlarla sınırlı değil, Medya dünyasından başkaları da olacak"

 Sonrasında bir gazeteci arkadaşım aradı,

"Abi operasyon çok ilginç, Emniyet içindeki bazı grupların provokasyonu, Bu işi planlayanlar emniyette özellikle istihbaratta güçlü bir cemaatin adamları, Başbakanı zor duruma düşürmek için yapıyorlar, Gerilimi tırmandırmak istiyorlar,"

"Başbakanı mı yıpratmak istiyorlar" diye sordum,

"Evet Başbakanı yıpratmak istiyorlar, Allahaşkına sorarım sana Tayyip Bey böyle bir ortamda böyle bir operasyonun bu şekilde yapılmasını ister mi?"

"Ne bileyim ben isteyeceğini, Ergenekon’un önemine inanmış görünüyor"

"İnanmasına inanmış da, 80 yaşında adamın gece yarısı evinden alınmasının hoş görünmeyeceğini bilmez mi? Burada bazı radikallerin Başbakanı da yıpratma Türkiye’yi germe çabası var, Tabii bence" dedi,

Ben burada bir fikir yürütebilecek bilgiye sahip değilim,

Bildiğim şu,

Böylesi bir operasyon Türkiye’de bir baskı rejimine doğru bir gidişin göstergesidir,

Yani "Çoğunluk diktatoryasına" doğru bir gidişin önemli adımlarındandır,

Geçen yazdan beri meydana gelen bazı gelişmelere bakınca şunu söylemek mümkün,

Başbakan Erdoğan AKP’nin genel başkanıdır,

Başbakandır,

Yüzde 47’ye yakın vatandaşın benimsediği liderdir,

Ancak çoğunluk diktatoryasının lideri olarak benim baktığım yerden o görünmemektedir,

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığından bu yana süreç Başbakan Erdoğan’a rağmen gelişmektedir,

Umarım sonumuz hayırlı olur,

 

 


Meydan savaşı

Bu operasyon açık bir meydan okuma,

Türkiye deki karşı devrimcilerin meydan okuması,

Çünkü onların algılamasına göre AKP hakkındaki kapatma davası Türkiye’de Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyetle, ona karşı olanlar arasındaki nihai hesaplaşma,

Bu hesaplaşmayı kaybeden ebediyyen kaybedecek,

Konuyu böyle görüyorlar,

İş artık açık bir meydan savaşına dönüşüyor,

Türkiye tarihi bir süreçten geçiyor,

Bunun daha da sertleşeceğinden kuşku duymayın,

 

 


Bir bakanla konuşma

Devlet Bakanı Cemil Çiçek ile konuştuk,

Sık sık konuşuruz,

Dertliydi,

"Fatih Bey, kapatma davası için yargıyı etkilememek lazım diyenlerin hepsi hergün her yerde yargıyı etkileyecek konuşmalar yapıyorlar, Hukukun üstünlüğüdür yargı karar versin diyenlere bir bakın, Her gün kanal kanal dolaşıp yargı üzerinde baskı kuruyorlar, Bu mu hukukun üstünlüğü" diye sordu,

"Cemil Bey, hükümetten veya AKP’den hiç kimse konuşmayınca ya sizin adınıza konuşanlar ya da size karşı konuşanlar ortaya çıkıyor, Süreç sizin dışınızda gelişiyor" dedim,

"Haklısınız ama bizim de yoğunlumuz çok fazla, Üstelik çıkıp bir de biz ortalığı karıştırmayalım diyoruz,"

"En azından parti adına birileri çıkıp bir şeyler söylemeli," dedim,

"Parti adına  arkadaşlar konuşacaklar ama gerilim yaratmamak lazım diye düşünüyorum"

"Cemil Bey yeterince gerilim var, Partinizden de bu gerilime katkı sağlayanlar yok değil, Süreci anlatacak AKP’nin ne yapmayı düşündüğünü anlatacak salim sesler yok" dedim,

Cemil Çiçek’e kapatma davasına karşı Anayasada yapılması düşünülen değişiklikleri sordum,

"Şu aşamada bir şey söylemek mümkün değil, Elbette bazı çalışmalar olacaktır, Ama yazılan söylenen her şeyi de doğru kabul etmemek lazım," dedi,

Cemil Çiçek’ten edindiğim intiba, AKP yönetiminin kapatma davası ile ilgili tansiyonu düşürme niyetinde olduğu,

Uzun sürmesi beklenen bir dava boyunca bu denli yüksek tansiyonun ülkede sıkıntı yaratacağını ve yönetimi güçleştireceğini düşünüyor olmalılar,

Bu nedenle de bu konunun gündemin ilk maddesi olmaktan çıkmasını istiyorlar gibime geldi,

Zaten olacağı da o,

Türkiye gibi gündem yamyamı bir ülkede yakında yeni konular buluruz,

NOT:Bulduk bile,

 

 


Abdurrahim Albayrak’ı nasıl yediler?

Başkan Özhan Canaydın Galatasaray’ın başkan adaylarının listesinde kim kesin olarak yer almalı diye sorduğunda hiç düşünmeden" Abdurrahim Albayrak" demiştim,

Abdurrahim hem Galatasaray a karşılıksız bir aşk besliyordu, hem fubolcuların sevgilisiydi, hem de ciddi maddi katkılar sağlıyordu,

Bilmiyorum, belki de Canaydın’ın etkisiyle başkan adayı Adnan Polat Abdurrahim Albayrak ile görüştü ve kendisine yönetim kurulu üyeliği teklif etti,

Tabi bazı talepleri de vardı,

5 milyon dolar artı 500 bin dolar hibe istiyordu,

Abdurrahim hiç düşünmeden evet dedi,

Hemen bankasına talimat verdi,

5 milyon doları yönetimin ilk günü pazartesi için hazırlattı,

Yine Polat’ın isteği üzerine futbolcularla konuşmaya başladı, 

Ancak Çarşamba günü ilginç bir olay meydana geldi,

Adnan Polat’ın has adamı Adnan Sezgin Abdurrahim Albayrak’ı aradı,

"Senden kaynaklanan sıkıntılar var, Başkan Polat çok zor durumda" dedi,

Abdurrahim bozuldu,

Teklifi yapan Adnan Polat’dı, Sıkıntılar olduğunu ise Polat’ın maaşlı adamı Sezgin bildiriyordu,

Polat’ı aradı,

Polat telefona çıkmadı,

Bir kaç saat sonra Polat Albayrak’ı aradı,

"Abdurrahim senin adın beni çok sıkıntıya sokuyor, Haldun Üstünel seni istemiyor, Çok zordayım, Uyku uyuyamıyorum" dedi,

Bunun üzerine Abdurrahim Albayrak kendine yakışanı yaptı ve "Madem öyle beni yönetime koyma" demek zorunda kaldı, İçi kan ağlasa da Galatasaray terbiyesi gereği,

Adnan Polat bu önerinin üzerine atlayarak "Sağol, Beni çok rahatlattın" dedi,

Abdurrahim Albayrak gibi pırlanta bir Galatasaraylı böylelikle liste dışı kaldı,

Abdurrahim Albayrak geçen dönem Yiğit Şardan’a söz verdiği için Canaydın’a "Hayır"  demişti, yönetime girememişti,

Şimdi merak ediyorum Sevgili arkadaşım Yiğit, Abdurrahim Albayrak konusunda Adnan Polat’a bir şey diyecek mi?

At kuyruklu Haldun Üstünel’in Abdurrahim Albayarak’ı hangi hakla yediğinin hesabını soracak mı?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Şikeciler Türkiye’nin en parlak kulüplerinde baş tacı yapılmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları