Parti kapatma davaları

Her ülkede parti kapatma davası açılıyor, her ülkede partiler kapatılıyor dedik,

İnanmayanlar oldu,

Lahavle çekip bir kaç örnek verelim,

Sıkılmak yok ama, Tabii utanmak serbest,

İspanya’da ayrılıkçı terör örgütü ETA ile bağlantısı olduğu iddiasıyla Herri Batasuna ve değişik isimlerle kurulan devamı niteliğindeki partiler 7 kez kapatıldılar, Yöneticilerine siyaset yasağı getirildi,

İsviçre, Almanya, Litvanya, Endonezya, Tayland, Bhutan, Tunus, Afganistan’da komünist partiler kapatıldı, Cezayir’de İslami Kurtuluş Cephesi kapatıldı,

Tunus’ta Yeniden Doğuş Partisi kapatıldı,

Fransa’da Radikal Birlik kapatıldı,

Belçika’da Milliyetçi Cephe’nin kapatılma davası sürüyor,

Almanya Nazi ve İtalya’da Faşist parti’nin kapatıldıklarını, bunların devamı niteliğinde kurulan partilerin de anında kapatıldığını hatırlatmaya bile gerek yok herhalde,

Bu örnekleri uzatmak mümkün,

Pek çok demokraside bazı fikirlerin partileşmesi bile yasak,

Yani parti kapatma her yerde var,

Her ülke kendi özel durumuna göre farklı partilerle ilgili farklı tavırlar alabiliyor,

Kiminde yasak olan kiminde serbest olabiliyor,

Türkiye gibi bölünme tehdidiyle karşı karşıya olan İspanya bölücü partinin gözünün yaşına bakmıyor, siyasi İslam tehdidi altında olan Cezayir radikal İslamcı partiye göz açtırmıyor,

Avrupa’nın büyük bölümünde serbest olan Komünist Parti, bir dönem komünist tehdit algılamasına sahip olan Almanya’da veya eski Sovyet Cumhuriyetlerinin bazılarında yasak olabiliyor,

Burada demokrasinin genel geçer kuralları değil, ülkelerin özel konumları belirleyici oluyor, 

Bu arada bazıları da AKP için açılan davaya “Bu dava siyasi” diyorlar,

Ben de onlara “Bravo” diyorum,

Parti kapatma davaları elbette ki, siyasi bir davalardır,

Adı üzerinde “Siyasi Partilerin” kapatılması için açılırlar,

Bu siyasi davanın sonucunda, sorumlularla ilgili ceza davaları ayrıca açılır,

Bu davalar, açılan kişiye veya davanın içeriğine göre “Ceza Mahkemelerinde” görülürler,

Eğer bakanlar veya başbakanlarla ilgiliyse Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla bu ceza davalarına bakar,

Ya da suçun türüne göre Ağır Ceza veya Asliye Ceza Mahkemeleri de bu davalara bakabilir,

Ancak tabiatı gereği “Siyasi bir dava” olan parti kapatma davaları, “Siyasi” bir mahkeme olan Anayasa Mahkemesi’nde görülür,

Bilmem anlatabildim mi, ya da bilmem anlayabildiniz mi?

 

 


Ya Manukyan iktidara gelseydi

AKP Türkiye’nin laik yapısı için tehlike midir bilmiyorum,

Daha doğrusu emin değilim,

Ancak Türkiye’nin bir muhafazakarlaşma süreci yaşadığını görmemek için kör olmak bile yetmez, Beyinsiz olmak lazım,

Türkiye, Cumhuriyetle başlayan modernleşme, Batılılaşma sürecini durduruyor ve toplumun büyük bölümü aslına rücu ediyor,

Fakat bunu da tam yapamıyor,

Önüne örnek olarak koyulan Arap İslamına doğru sürükleniyor,

Geçen hafta ziyaretime gelen İranlı bir diplomatın sözleri çok ilginçti, İranlı konuğum şöyle dedi: “Bu Türkiye’deki ikinci görevim, Değişimi çok net gözlemliyorum, Size ilginç bir şey söyleyeyim mi? İslam dininin baskısı Türkiye’de İran’dakinden çok daha fazla hissedilir olmuş, İran halkı İslam’ı Türk halkı kadar yaşamıyor, İranlı kadınlar daha özgür ve daha da özgürleşmek istiyor, Burada ise durum tam tersi gibi, Ya da ben öyle algılıyorum”

Türkiye’de gerçekten bir İslamlaşma süreci yaşanıyor,

Kendi özgür iradesiyle böyle bir yaşamı seçenlere hiç bir itirazım yok,

Ancak son günlerde garip bir durum ortaya çıkmaya başladı,

Bunu gülerek izliyorum,

Ben gazetelerin magazin eklerini, gazetelerin kendisinden daha çok önemsiyorum, Toplumu orada görüyorum,

İşte o eklerde son günlerde bir takım magazin malzemesi kadınların “Beyanatlarını” okuyorum,

Elbisesinden kıçının çatalı görünen, memelerinin yüzde ellisi ortada bir hanım kızımız gazeteciye açıklıyor: “Ben de kapanacağım”

Yok ya!

Ne zaman,

“Kendimi hazır hissedince”

Üç vakte kadar,

Sosyetede yatmadık erkek bırakmamış ve ikinci tura dönen bir başka “Kaşar” basın toplantısı kıvamında açıklama yapıyor:

“En büyük arzum hacca gitmek, Bunu bir kaç yıl içinde gerçekleştireceğim”

Belli ki, “Sponsorlu” Paris, Milano seyahatlerinin modası geçmiş, İslamcı sermayenin yükselişini keşfetmiş, Okuyorum, Gülüyorum,

Burası böyle bir yer,

AKP iktidar olunca herkes aniden böyle oluyor,

Gülüyorum ama korkuyorum da,

Ya bir de Matild Manukyan ezkaza Başbakan olsaydı,

Bu milletin hali nice olurdu!

 

 


Güzel mi seksi mi?

Yine bir acayip tartışma,

Siyasette değil fotoğrafta,

Okan Bayülgen demiş ki, “Eşcinsel fotoğrafçılar kadınları çirkin gösteren fotoğraflar çekiyorlar”

Eşcinsel olan olmayan fotoğrafçılar Okan’a saldırmışlar,

Okan’ın ne cinsel sorunları kalmış, ne de çirkinliği, bakımsızlığı,

Bu konuya eski bir dergici olarak ben de müdahil olmak gereği hissettim,

Üzerime ne vazifeyse!

Uzun yıllar Gelişim Grubu’nda içinde erkek dergileri de bulunduran bir grupta yazı işleri müdürlüğü yaptığım için bu konuda bazı tespitlerim var,

Okan tam olarak haklı olmamakla beraber, haklılığa yakın bir konumda,

O yıllarda Erkekçe Dergisi için pek çok fotoğrafçı kadın fotoğrafları çekerdi,

Haliyle aralarında eşcinsel olanlar da vardı,

Eşcinsel fotoğrafçıların çektiği kadın resimlerindeki kadınlar hiç bir zaman çirkin görünmezlerdi,

Tam aksine çok güzel görülürlerdi ama o fotoğraflarda hep eksik bir şey olurdu,

Bir duygu eksikliği,

Eşcinsel fotoğrafçılar kadınları çok güzel çekelerdi ama bir vazoyu bir çiçeği, bir manzarayı çeker gibi çekerlerdi,

Fotoğrafları hep çok güzel olurdu ama hiç bir zaman seksi olmazdı,

Sinan Çetin’in, Ender Erkek’in çektiği fotoğraflardaki kadınlar hiç bir zaman eşcinsel fotoğrafçıların çektiği kadar güzel olmazdı ama hep daha seksi, daha çekici olurlardı,

Bilmiyorum Okan’ın kastettiği bu mu, ama benim gördüğüm buydu,

 

 


Teşekkürler

Geçmiş olsun dilekleriniz için çok teşekkür ederim,

Pazartesi akşamı gece yarısından sonra üçte Teke Tek programından çıktıktan sonra bir şeyler atıştıralım dedik,

Demez olaydık,

Zehirlendik,

Akşam haber saatinde bile tam olarak kendime gelememiştim,

Şimdi biraz daha iyiceyim,

Dünkü vaziyet için kusura bakmayın,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bedelini ödeyene demokrat olmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları