Hukuka güvenmiyor musunuz?

Türkiye’nin entel dantel takımı sürekli olarak Türkiye’nin bir hukuk devleti olmasını gerektiğini söylerler,

Aynı entel dantel takımı işlerine gelmeyen bir konu hukukun önüne gittiği zaman rahatsız olurlar,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AK Parti hakkında kapatma istemiyle dava açtı,

Entel dantel takımı kıyamet koparıyor,

“Nasıl böyle bir dava açılabilir, Demokrasilerde böyle bir şey olur mu?”

Önce hatırlatayım, Böyle bir şey ancak demokrasilerde olur,

Demokrasi olmayınca sağlıklı bir hukuk da olmayacağı için böyle bir dava açılmaz, açılamaz,

Ayrıca hukuk devletinde her konuda dava açılabilir,

Yani sağlam bir gerekçe bulursanız, Fatih Sultan Mehmet’e bile İstanbul’u fethettiği için dava açabilirsiniz,

Dava büyük bir ihtimalle reddedilir ama açmak serbest,

Hukuk devleti ve demokrasi gereği,

O nedenle de AK Parti hakkında da kapatma davası açılabilir,

Dava açılmış olması ille de kapatılacağı anlamına gelmeyeceği gibi, iktidar partisi olması hakkında dava açılamayacağı anlamına gelmez,

Entel dantel takımına sormak isterim, eğer AK Parti’nin gerçekten “Laiklik karşıtı eylemlerin odağına haline geldiğine” inanmıyorsanız, bu davadan neden korkuyorsunuz,

Yoksa siz Türkiye’nin en yüce mahkemesine güvenmiyor musunuz?

 

 


Belli değil miydi?

Başbakan Erdoğan MKYK toplantısı sonrası oldukça sinirli bir şekilde gürlemiş, “Bu davanın açılacağından nasıl haberimiz olmaz” diye,

Yahu herkes farkındaydı böyle bir davanın eli kulağında beklediğini,

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı daha bir kaç hafta önce uyardı, “Her an gelebilir” anlamındaki sözleriyle,

Belki günü tam olarak belli değildi ama geleceği belliydi,

Sabah’da 1 yıl önce, seçimlerden önce yazmıştık “Yargıtay’da kapatma davası ile ilgili insan boyunda bir dosya yiğini oluştu”  diye,

Metehan Demir’in haberiydi, 14 klasörlük bir dosya yığını olduğunu yazmıştık,

Herkes biliyor, herkes bekliyordu,

Ancak anladığım o ki, zafer ve güç sarhoşluğu nedeniyle bir tek AK Parti durumun farkında değilmiş,

Oysa bu köşenin okurları seçim döneminde yazdıklarımı ve televizyon programlarında söylediklerimi hatırlayacaklardır,

AK Parti’nin önemli adamlarından Abdüllatif Şener’in milletvekili adayı olmaması üzerine şöyle bir yorum getirmiştim:

“Şener’in aday olmaması çok önemli bir gösterge, Olası bir kapatma davası durumunda AK Parti’nin yönetim kadrosu tasfiye olabilir, Ancak bu partinin tabanı ve milletvekilleri siyasetin içinde kalırlar, O zaman aynı tabandan gelen ancak çok daha mutedil bir kişilik olan Şener bu tabanın başına geçer, Şener’in kenarda kalması böyle bir planın parçası olabilir”

Bu bir bilgi değil, bir tahmin, bir değerlendirmeydi,

Ancak Abdüllatif Şener’in son günlerde toplantılarına hız vermesi, yurt gezileri yapmaya başlaması bile belki de başlı başına bir işaretti,

Dediğim gibi bunlar bilgi değil tahmin,

Tabii bu arada MHP’nin bu işteki fonksiyonunu da unutmamak lazım,

Bilmem bilir misiniz, bitirim kumarhanelerinde “Gelgelciler” vardır,

Durmadan masaya para basarak acemi kumarbazı gaza getirir herşeyini kaybetmesine neden olur sonra da avantayı kumarhaneci ile paylaşırlar,

Son dönemde MHP’nin “Gelgel” yaptığını da unutmamak lazım,

 

 


Demokraside kurallar ve kurumlar yok mudur?

Entel dantel takımı kapatma davasına karşı tepkili,

“Oyla gelmiş bir partiye nasıl kapatma davası açarsınız”

Komikler,

Darbeye karşılar, Anlıyoruz,

Biz de karşıyız,

Ama hukuka da mı karşısınız!

Oyla gelmiş olmak, çoğunluk olmak her türlü yasanın, her türlü kuralın üzerinde olmayı mı gerektirir,

Kesin olarak AKP öyledir demiyorum, Genel bir konsepti belirtiyorum,

Oyla geldiğiniz zaman sizin gelmenizi sağlayan Anayasa’yı tanımama hakkınız var mıdır?

Çoğunluk olmak, her istediğini yapmak demek midir?

Uç bir örnek vermek gerekirse çoğunluk partisi “Ülkedeki bütün bakire kızlar iktidar partisinin milletvekilleri ile beraber olmadan evlenemezler” diye bir yasa getirseler bu “Demokratik hak” olarak mı algılanır!

Dün akşam Kanal 1’in yayınına katılan eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’e “Yüzde 47 oy almış bir iktidar partisine kapatma davası açmak normal midir?” diye sorduğumda çok önemli bir yanıt verdi,

“Eğer Anayasal düzene tehdit bu  büyüklükte bir partiden geliyorsa asıl o zaman tehlike vardır, 3 milletvekili olan bir partiyi marjinal görüp tehdidini ciddiye almayabilirsiniz, Ama çoğunluk partisi bir tehdit oluşturuyorsa önemlidir, Asıl o zaman dava açılır”

Son derece yerinde bir tespit,

Demokrasinin kuralları, kurumları, uyulması gereken ilkeleri yok mudur?

Diyebilirsini ki, “AK parti bunlara uyuyordu zaten”

O zaman bu panik niye?

Bırakın uyup uymadığına yargı karar versin,

 

 


Havayı koklamak

Doğan Grubu yazarları kapatma davasını görmezden gelmişler,

Otu boku yazmışlar,

Gündemin en önemli meselesine girememişler,

Nedeni basit,

Tırsmışlar,

Yani korkmuşlar,

İçlerinden geleni yazsalar Emin Çölaşan durumuna düşebilirler,

Sade suya tirit yazsalar okur soracak “Ne oldu dün hepiniz aslan kesilmiştiniz” diye,

Onun için susmayı ve havayı koklamayı tercih etmişler,

Nasıl bir gazetecilikse!

 

 


Partiler kapatılmasın

“Senin fikrin ne?” diye soranlar olabilir,

Ben prensip olarak partilerin kapatılmasına karşıyım,

DTP’nin bile kapatılmaması gerektiğini defalarca yazdım, söyledim,

Aynı görüşlerim AK Parti için de geçerli,

Hiç bir parti kapatılmamalı,

Ancak AK Parti yönetimi de başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın 22 Temmuz Gecesi verdiği sözü hatırlamalı, uygulamalı,

Herkesin Başbakan’ı olduğunu hatırlamalı,

Türkiye’yi Türkiye yapan kurumlarla, ilkelerle oynamamalı,

Yolsuzlukların üzerine giderken bile partizanca bir tavır takınmamalı,

Edirne Belediyesindeki yolsuzlukla, Ankara Belediyesi’ndeki yolsuzluğu farklı gözle görmemeli,

“Siz biz edebiyatından” vazgeçmeli, Bu ülkede herkesin “Biz” olduğunu kabullenmeli,

Yüzde 47’ye yakın oy AK Parti’ye ülkeyi Müslümanlar-Laikler, Türkler-Kürtler, Ümmetçi Kürtler-Ayrılıkçı Kürtler olarak bölsün diye verilmedi,  

Erişilebilirlik Araçları