17. maddeye iptal davası açın

AK Partililer ne derlerse desinler, YÖK Başkanı rektörleri ne kadar zorlarsa zorlasın Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek 17, maddesi yerinde durduğu sürece türbanlı kızlarımız okula türbanlarıyla giremezler,

Eğer YÖK Başkanı Anayasa değişikliğinin türbanla okula girilmesine izin verdiğini düşünüyorsa, YÖK Başkanı’nı oraya atayan AK Partililer YÖK Başkanı’nın haklı olduğuna inanıyorlarsa onlara çok basit bir çözüm önerim var,

Anayasa değişikliği türbanın üniversiteye girmesine izin veriyorsa, Yüksek Öğretim Kanunu’nun ek 17, maddesi Anayasa’ya aykırı demektir,

O zaman hemen Anayasa Mahkemesi’ne başvursunlar,

Anayasa Mahkemesi de bu fikri paylaşır ve yapılan Anayasa değişikliklerinin türbana izin verdiğine kanaat getirirse ek 17, maddeyi iptal eder ve türban üniversitelere girer,

Yok eğer AK Parti böyle bir iş yapmayacaksa, türbanlı bir öğrenci okula türbanla girmek için bir mahkemede dava açsın ve mahkeme konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşısın,

Anayasa Mahkemesi konuyu incelesin ve kararını versin,

Bu işin en kesin ve en kestirme çözümü budur,

Bu konu karşılıklı demeçlerle, restleşmelerle çözülmez,

Böyle çözülür,  

 

 


Hala bu ülkeyi sevenler var

Gazeteciliğin keyif anları vardır,

Doyasıya mutlu olursunuz,

Yaptığınıza, çektiğiniz sıkıntalara, çıktığınız mahkemelere değdiğini hissedersiniz,

Mesela yıllar önce bir tank modernizasyon ihalesi vardı,

Yanlış hatırlamıyorsam 600 küsur milyon dolara İsrail’e verilmişti,

Yaza yaza yaza yaza bu ihaleyi bozmuştuk, İhale tekrarlanmış, Aynı iş 300 milyon dolara yaptırılmıştı,

Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan bir kaç vatansever bürokrat arayıp teşekkür etmişlerdi,

Ne büyük keyifti Türk vergi mükelleflerinin cebinden 300 küsur milyon dolar eksik çıkmasını sağlamak,

26 yıllık meslek hayatımda sık sık böyle keyifler yaşadım,

Dün de o günlerden biriydi,

Maliye Bakanlığı bünyesinde görev yapan iki üst düzey isim randevu alıp ziyaretime geldiler,

Ellerinde bir paket tatlı ile,

Odama girer girmez şöyle dediler: “Fatih Bey size teşekkür etmeye geldik”

“Hayırdır ne teşekkürü” dedim,

“Türkiye’nin kasasına 275 milyon YTL soktunuz, Herkes görevini sizin gibi yapsa milyarlarca YTL sokacaktınız ama yine de büyük iş yaptınız, Maliye adına size teşekküre geldik” dediler,

POAŞ’taki vergi kaçağını ortaya çıkarmamızdan söz ediyorlardı,

Anlattılar:

“Siz o haberi yapmasaydınız, başka konularla ilgili verilmiş  muktezalarla işi bitirip sıfır ödeme ile sıyrılacaklardı, Siz üzerine gidince dönemin Gelir İdaresi Başkanı korktu ve sıfırlayamadılar, Hiç değilse 275 milyon YTL’yi kurtardınız, Ayrıca da geleceğe ilişkin çok önemli bir içtihad oluşmasına vesile oldunuz, Çok teşekkür ederiz, Hem ülke hem de meslektaşlarımız adına, Üstelik açılan soruşturmalarda da meslektaşlarımızı satmadınız, O da çok önemli bizim için” dediler,

Nasıl keyif aldım anlatamam,

Hatırlayacaksınız, biz Sabah’ta bu haberleri yaptığımız zaman Doğan Grubu bu haberleri yalanlamış ve “Yok öyle bir borç” demişti,

Sonra doğrulumuz ortaya çıkmış, Doğan Grubu Maliye ile bir şekilde uzlaşıp borcu 275 milyon YTL’ye indirip ödemişti,

Aydın Doğan’ın bu haberlerden dolayı bana açtığı onlarca dava hala sürüyor,

Daha doğrusu pek çoğu reddedildi ama bazıları devam ediyor,

Durmadan mahkemelere taşınıyorum,

Ama böyle bir teşekkür bütün bunları unutturuyor,

Ben de Maliyeci dostlarıma teşekkür ettim,

“Sizin meslektaşlarınız böylesi bir kaçağı ortaya çıkarma cesaretini göstermeseydi, milyarlarca YTL’lik bu kaçağı rüşvet alıp örtbas etseydi bize yazacak bir şey çıkmazdı, Asıl ben size teşekkür ederim” dedim,

Hala bu ülkeyi seven insanlar var,

Kimi bürokraside, kimi başka yerlerde,

Birlikte hareket edince çok güzel şeyler oluyor,

 

 


Digitürk

Hıncal Uluç ağabeyimiz Digitürk’e çok kızıyor ama ben pek onun gibi düşünmüyorum,

Digitürk’ün evrensel kalitede bir dijital platform hizmeti verdiğini görüyorum,

Gelişen teknolojileri takip ediyorlar, açık kanallarda yayınlanmayan dünyanın en kaliteli dizilerini getiriyorlar, çok iyi filmler yayınlıyorlar,

‘High definition’ yayına geçmekteki başarıları da bence müthiş, 

Maç naklen yayınlarında da Uluç’un öfkelendiği düzeyde büyük hatalar yaptıklarını zannetmiyorum,

Türkiye’deki diğer televizyon kanallarına fark atacak kadar iyiler, Bunda çok maç yayınlamanın verdiği tecrübenin de katkısı var elbet,

Ancak Digitürk’ten benim bir Galatasaraylı olarak şikayetim var,

Digitürk ne yazık ki, futbol maçlarını “Anti Galatasaray” bir havada yayınlıyor,

Bundan sadece ben değil, çevremdeki bütün Galatasaraylılar şikayetçi,

Melih Şendil anladığım kadarıyla fanatik bir Fenerbahçeli ve Galatasaray maçlarında ne yazık ki, bunu çok belli ediyor,

Keza yorumcu olarak kullandıkları Ümit Kayıhan’ın Galatasaray’dan nefret ettiği her halinden belli,

Buna bir şey diyemem ama tarafsız yorumcu kimliği ile bunu yapınca olmuyor,

Digitürk yönetimi bu platformdaki futbol izleyicilerinden en az yüzde 40’ının Galatasaray taraftarı olduğunu unutmamalı,

Biz bu maçların, en azından Galatasaray maçlarının Fenerbahçe gözlüğü ile bize aktarılmasından memnun değiliz,

Kendi maçlarının Galatasaray gözlüğü ile aktarılmasından Fenerbahçelilerin memnun olmayacağı gibi,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Hakem hataları ülke yönetenlerin hatalarından daha fazla tartışılmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları