Aydın Bey de, Şevket Bey de Doğruları Konuşmuyor

Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, Doğan Grubuna çamur atmış,

Aydın Doğan da bunlara yanıt vermiş,

Kazan diyor ki, “Biz iktidardayken Aydın Doğan bize geldi ve ‘Bizim kredi borçlarımızı erteleyin biz de sizin için güzel manşetler atalım’ dedi,”

Aydın Doğan diyor ki, “Biz böyle bir şey istemedik, Bizim o dönemde kamu bankalarına borcumuz yoktu, Zaten biz nakit olarak güçlü bir grubuz, Petrol Ofisi’ni bile peşin parayla almıştık”

Komik ama her ikisi de doğruları söylemiyor,

Şevket Kazan’ınki tam palavra,

Doğan Grubu’nun o dönemde gerçekten de kamu bankalarına borcu yoktu, Doğan Grubu’nun o dönem kredilerinin büyük bölümü İş Bankası’ndan alınmıştı, Doğan çok borçluydu ama kamu bankalarına değil, Aydın Doğan’ın bu yönde bir talebi olmadığını biliyorum,

Tam aksine Refahyol Hükümeti Aydın Doğan’a baskı yapıyor, bazı gazetecilerin kovulması ve “İyi manşetler”  karşılığında o dönem gazeteleri zorlamak için hazırlanan “Promosyon Yasası’nın yumuşatılması" önerisini getiriyordu,

Aydın Doğan buna “Evet” dememişti, Gayet net biliyorum,

Fakat Aydın Doğan da doğruları söylemiyor,

O dönem Doğan Grubu nakit içinde yüzmüyordu,

Petrol Ofisi peşin para ile alınmıştı ama bu para onlarca bankadan alınan 1 milyar 250 milyon dolarlık krediyle sağlanmıştı,

Yani devlete peşin ödeme yapmak için bankalardan para alınmıştı,

Eğer “Hayır Altaylı yalan yazıyor” derlerse bu kredilerin hangi bankalardan olduğunu ve detay dökümlerini yazabilirim,

Doğan Grubu, AKP iktidarına kadar sürekli borç içindeydi,

Grup Dışbank’ın satılması ve İş Doğan Petrol Yatırımları AŞ’nin Petrol Ofisi ile birleştirilmesiyle borçlarını makul düzeye indirdi,

Ondan önce grubun 2 milyar dolara yakın borcu vardı,

Buna rağmen Aydın Doğan Refahyol iktidarı ile hiç boyun eğmeden mücadele etmişti,

Tabii belki de başka çaresi yoktu,

Refahyol, yani hem Çiller, hem de Erbakan, Doğan Grubu’nu yok etmeye çok niyetliydiler ve bu bir ölüm kalım savaşıydı,

Aydın Doğan bugün o günden bir kaç kat daha zengin,

Bugün gerekli olursa aynı mücadeleyi verir mi bilmiyorum,

Gerçi AKP iktidar olduğu günlerde benim de aralarında bulunduğum 5 yöneticisini toplayıp “Biz bu rejimin bekçileriyiz, Yarın kimse bir şey yapmaz ve bunlar Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı bir harekete girişirse yine iş bize düşecek, Nedense alavere dalavere Kürt Memet nöbete bu işler hep bize düşüyor ama ne yapalım,” dediğini hatırlıyorum,

Tabii o günden bu yana köprülerin altından çok sular aktı,

O gün 2 milyar dolara yakın borcu olan grup bu gün çok farklı bir noktada,

Kürt Memet artık nöbet tutar mı bilmiyorum,

 

 


Yersen Abur Cubur

Başbakan Erdoğan hükümetinin eylem planını açıklarken Türkiye’nin katlanarak artan dış borcundan yakınanlara yanıt verdi:

“Borç yiğidin kamçısıdır, Yiğit olan da biziz, Bu borç bazları için çok görünebilir ama bizim için leblebi çerez”

Başbakan Erdoğan’a söyleyeyim, “Onu kandırıyorlar”

Bu borç hiç de leblebi çerez değil,

Tam aksine baş belası,

Borç miktarı neredeyse 400 milyar dolara yaklaşıyor,

Bunun büyük bölümü iç borç, Yani TL cinsinden,

Yani dolar düştükçe, TL değerlendikçe borcun ödenmesi zorlaşıyor,

Dahası Türkiye’ye gelen yabancı paraya anormal yüksek faiz ödüyoruz,

Başbakan’ı da kandıran ekonomistler diyorlar ki, “Reel faiz şu kadar”

Faizden enflasyonu çıkarıp reel faiz hesaplıyorlar,

Size öyle geliyor beyler,

Bu parayı verenler Türkiye’de yaşayıp, aldıkları faizle geçiniyor olsalar öyle,

Ama bu para dışarıdan geliyor,

Onun içinde dolar düştükçe reel faiz artıyor,

Diyelim ki adam Türkiye’ye 1 milyar dolar getirdi,

1,25’ten bozdurdu, Aldı 1 milyar 250 milyon YTL,

Bir yıl yüzde 18 faiz aldı,,

Elinde 1 milyar 475 milyon YTL oldu,

Onu da 1,150’den tekrar dolara çevirip götürdü,

1 yılda 1 milyar doları oldu mu 1 milyar 282 milyon dolar,

Dolar bazında yüzde 28,2 faiz,

Var mı Dünyanın başka yerinde?

Yok,

Millet enayi mi, ABD Merkez Bankası dolar faizini her gün düşürürken dolara yüzde 28 faiz versin, 

Bu yetmezmiş gibi cari açık her gün büyüyor,

İthalatla ihracat arasında ihracat aleyhine olan makas hergün açılıyor,

Sonra da bunun adı “Ekonomi başarısı”

Bu sahte başarının arkasındaki büyük borçlanma ise “leblebi çerez”

Bırakın ekonomiyi falan, basit bir sağlık sıhhat olayı gibi görsek bile  leblebi çerez abur cubur sınıfına girer ve sağlıksız bir besindir,

Sağlıksız bir biçimde şişmanlatır,

Tabii yersen!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ekonomi yönetiminin püf noktası Başbakan’ı kandırmak olmadığı zaman

Erişilebilirlik Araçları