Dinç Bilgin İyi Gazeteci Falan Değildir

Dinç Bilgin Yeni Şafak Gazetesi’ne bir röportaj vermiş,

Başından geçenleri ve gazetecilikle ilgili fikirlerini anlatıyor,

Babıali’de Sabah gazetesi çalışanlarının pompaladığı bir hikaye vardır, “Dinç Bilgin iyi gazetecidir” diye,

Bunun böyle olmadığını pek çok kişi bilir de, her nedense kimse pek söylemez,

Ben söyleyeyim: Dinç Bilgin iyi bir gazeteci değildir,

Ailesinden miras aldığı Yeni Asır’ı 1980’lerin ortasında İstanbul’a getirmiş, ulusal bir gazete yapmaya çalışmıştır,

Yeni Asır’ın yanı sıra o dönem çok satan Tan’a rakip olsun diye de, Sabah’ı çıkarmıştır,

Dinç Bilgin’in Yeni Asır’ı tutmamış, Sabah ise tutmuştur,

Sabah ciddi bir başarı öyküsüdür ama Sabah’ın büyük ve etkili bir gazete olmasında Dinç Bilgin’in fonksiyonu sıfırdır,

Sabah’ı yaratan Dinç Bilgin değildir,

Sabah’ın ilk tohumunu Rahmi Turan atmıştır, Ardından gazetenin başına Rahmi Turan ekolünden Zafer Mutlu geçmiştir,

Sabah’ta bir başarı varsa bunun tek sahibi Zafer Mutlu’dur,

Sabah’ı Sabah yapan odur,

Dinç Bilgin’in gazetecilik anlayışı ile çıksaydı Sabah ancak 2, sınıf bir gazete olabilirdi,

Zaten bir süredir o anlayışa yaklaştığı için hızla 2, sınıfa düşmektedir,

Dinç Bilgin röportajında Türkiye’nin en iyi gazetesinin Posta olduğunu iddia ediyor,

İşte Dinç Bilgin’in gazetecilik anlayışı budur,

Posta kötü bir gazete değildir, Çok satan bir gazetedir ama “Etkili” değildir, Olamaz da,

Sabah’ın TMSF kontrolüne geçmesinden sonra Dinç Bilgin yayın yönetmeninin yönetmeni konumuna geçti,

İlk işleri ne oldu biliyor musunuz?

Gazetenin ekonomi sayfalarını kaldırmaya çalışmak,

Şaka yapmıyorum,

Dinç Bilgin’in talimatı ile benim 8-9 sayfaya çıkardığım ekonomiyi 3 sayfaya indirmek istediler,

Öyle bilgisiz, öyle cahildiler ki, gazetenin reklam gelirlerinin yarısının ekonomi sayfalarına verilen ilanlardan geldiğini, ekonomi sayfalarının kaldırılması ile gazetenin büyük kayba uğrayacağını dahi hesaplayamadılar,

Bu niyeti duyunca ben bile dayanamayıp gazetenin yönetim kurulu başkanını aradım ve “Sakın yapmayın, Gazetenin hem prestiji, hem de geliri kaybolur” dedim,

Allahtan üst yönetim ve reklam servisi “Olmaz öyle şey” dedi de, Dinç Bilgin’in Sabah’taki adaları bunu yapamadılar,

Başta da dediğim gibi, Dinç Bilgin iyi gazeteci falan değildir,

İyi gazeteci olan, uyanık olan, iş bilen Zafer Mutlu’dur,

Zaten Zafer Mutlu hem Sabah’ı,hem de Dinç Bilgin’i yönetirdi,

Öyle olmasa gazeteye el konulmasından bir süre  önce Sabah’ın başına geçmek üzere Ertuğrul Özkök ile değil, Dinç Bilgin’in çok beğendiği Rıfat Ababay ile anlaşırlardı,

Ama öyle yapmadılar,

Sabah, Yayın Yönetmeni olarak Etuğrul Özkök ile anlaştı,

Özkök Yayın Yönetmeni, Zafer Mutlu yönetim kurulu başkanı ve murahas aza olacaktı,

Nedense olamadı,

Ertuğrul Özkök Sabah ile yaptığı anlaşmayı Aydın Doğan’la pazarlık unsuru olarak kullandı, Zaten sonrasında da TMSF Sabah’ı Dinç Bilgin’in elinden aldı,

Halbuki, bir düşünün, Zafer Mutlu ile Ertuğrul Özkök aynı gazetenin yöneticisi,

Allah Türkiye’yi mi korumuş ne! 

 

 


Yakışan İftira

En kötü iftira nedir biliyor musunuz?

Yakışan iftira,

Bu tür iftira ile başetmek çok zordur,

Önceki gün Maliye Bakanı’nın oğlunun gübre hammaddesinde tekel oluşturduğu ve bu yüzden gübre fiyatlarının yüzde 300 arttığı iddia edildi,

Öyle gizli bir yerde değil, TBMM Başkanı’nın da katıldığı bir Ziraatçiler toplantısında,

Haber akşam saatlerinde Gazeteport’ta yayınlanınca hepimizin ilgisini çekti,

Ama araştırma şansımız olmadı,

İddiayı Gazeteport’tan almakla yetindik,

Dün gün boyunca bu haberle ilgili araştırma yaptırdım,

Önce iddiayı ortaya atanlarla görüştük,

Hepsi suskunluğa gömüldüler,

Maliye Bakanı ile karşı karşıya gelmek istememelerine verdik,

Sonra uzmanlarla görüştük, piyasayı inceledik,

İddialar  doğru değildi,

Unukatın’ın oğlu Abdullah’ın bir gübre fabrikasının özelleştirilmesi ile ilgili bazı “Garip” işleri vardı ama olay tekel boyutunda ve Türkiye’deki gübre fiyatlarını yüzde 300 arttıracak bir noktada değildi,

Fakat önemli olan şuydu,

Doğru olmayan bu iddia veya iftiraya herkes inanmıştı,

Çünkü Unatıkan mahdumlarının öylesine çok vukuatı vardı ki, bu da olabilirdi,

Kimse şaşırmadı,

Kimse “Yok canım yapmazlar öyle şey” demedi,

Hatta tam tersine herkes “Yine mi Unakıtanlar” diye düşündü,

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan oturup düşünmeli, “Neden yolsuzluk iftiraları bize yakışıyor ve yapışıyor” diye,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Dedikodu üretmenin bir iş değil, bir ayıp olduğunu anladığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları