İyi ki, Veli Göçer’le Ali Balkaner var

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, batık bankaların ülkeye faturasının 45 milyar dolar civarında olduğunu söyledi,

Faiz maiz derken rakam budur,

Yine Ahmet Ertürk’e göre bu batıklardan bugüne kadar tahsil edilebilen miktar 16 milyar dolar,

Eminim ki, bunun büyük bölümü Uzan Ailesi’nden yapılan tahsilattır,

Gerisi belli ki, devede kulak,

Fakat bakıyorum da, banka batıranlar, ülkeyi milyarlarca dolar zarara sokanlar, bankacılık suçu işleyenler, vergi suçu işleyenler hepsi dışarda,

45 milyar dolar batığa rağmen, içerde olan pek kimse yok,

Hepsi “Saygın vatandaş” gibi ortalıkta dolaşıyorlar,

İstanbul’da nereye gitsem bunlarla karşılaşıyorum,

Altlarında en lüks otomobiller, bazılarında hala özel uçaklar, villalar,

Kendileri, eşleri, çoçukları aynı zevk ve sefa içinde yaşıyorlar,

Sanırsın ki, bankalarını soyup soğana çevirenler onlar değil, de biziz,

Bakıyorum borçlarını ödemeye falan çalıştıkları da yok,

Geçenlerde TBMM Başkanlığı’na CHP’li Ensar Öğüt bir soru önergesi verdi:

“Batık bankalarda kimden kaç lira tahsil edildi, Kimin kaç lira borcu kaldı” diye,

Verilen bir yanıt görmedim, Kulağıma gelmedi, Bir yerlerde yayınlanmadı,

Borçlar aynen duruyor, borçlular aynen geziyor,

Bütün 45 milyar dolarlık rezelatten dolayı içerde tek bir kişi var: Ali Balkaner,

Gerisi hepsi dışarda,

Tam bir komedi,

20 küsur bin insanımızın öldüğü depremin bütün faturasını Veli Göçer isimli müteahide yıkıp vicdanlarımızı ve diğer suçluları temizlemiştik,

45 milyar dolarlık banka rezaletinde de aynı durum söz konusu,

Ali Balkaner içerde, işlem tamam,

 

 


Organik Üretim

Dün gazetelerde bir haber okudum,

Bir tekstil firmasının üst düzey yöneticisi “tekstilde organik döneme geçilecek, Organik pantalonlar, gömlekler, elbiseler giyilecek, Gelecek burada” demiş,

Okuyunca güldüm,

Dünyanın en büyük tekstil firmalarından birinin bir kaç yıl önce başlatıp hüsrana uğradığı “Organik üretim”  hikayesi aklıma geldi,

Anlatayım da, siz de gülün,

ABD’nin, daha doğrusu dünyanın tekstil devlerinden Esprit, bir süre önce piyasaya organik ürünler vermek için bir yatırıma başladı,

Önce dünyanın çeşitli yerlerinde yüzbinlerce dönüm tarla satın alındı veya kiralandı,

Buralarda organik pamuk ve keten üretilecekti,

Kurallar gereği bu tarlaların organik olmayan gübre ve diğer kimyasallardan arınması için tarlalar üç yıl nadasa yatırıldı, Üç yıl boyunca tarlalara hiç bir şey ekilmedi ve dinlendirildi,

Daha sonra buralara pamuk ve keten ekildi,

Tarlalarda tamamen organik gübreler kullanıldı, Kullanılan suya bile dikkat edildi,

Ardından hasat yapıldı,

Ürünler yüzde yüz doğal yollardan işlendi,

Doğal boyalarla renklendirildi,

Hiç bir katkı maddesi olmadan dokundu,

Yine oranik ipliklerle dikildi,

Üretim yüzde yüz organik olarak tamamlandı,

Fakat mallar ortaya çıkınca Esprit’in dizaynırları ürünün tuşesini beğenmediler,

İstedikleri gibi olmamıştı,

Bunun üzerine bir aklı evvel çözüm buldu ve “Bunları asitle yıkayalım, Düzelir” dedi,

Yıkadılar,

Düzeldi,

Ama bir anda organik olma vasfını yitirdi ve 4 yıllık uğraş bir cümleyle sona erdi,

Olayı duyan yönetim kurulu başkanının “Allah cezanızı versin” diyerek projeyi iptal ettiğini söyleniyor,

Sonuncu cümleyi bilmem ama gerisi aynen vaki,

 

 


Danışmana İtiraz Yok, Göreve Var

Geçen hafta Abdulah Gül ile Mehmet Şimşek’in danışman seçimlerini eleştirmiştim,

Yazıma Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’ten bir itiraz geldi,

Yazımda Şimşek’ten bahsederken “Birinci körfez savaşında CIA’nın Guam’a götürdüğü peşmergelere tercümanlık yapıyordu” demiştim,

Şimşek’in itirazı bu ifadeye oldu,

Şimşek, CIA tercümanı olmadığını, o dönemde Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nde “Başekonomist” olarak çalıştığını bildirdi,

Şimşek’in ayrılmasından sonra şimdi ABD Büyükelçiliğinde bu görevi eski Merkez Bankası Başkanlarından Cafer Tayyar Sadıklar’ın kızı Defne Sadıklar yürütüyormuş,

Bakan Şimşek’in “Emmioğlu danışmanı” konusunda ise bir itirazı olmadı, 

 

 


Ana Haberde Buluşmak İstiyoruz

Değerli okurlar, bu akşamdan itibaren yıllardır yapmaktan imtina ettiğim bir görevi üstleniyorum,

Ana Haber bülteni sunacağım,

Bu akşam saat 18:45’ten itibaren her akşam aynı saatte sizlerin karşısında olacağım,

Daha önce Erol Aksoy ve Aydın Doğan tarafından defalarca önerilen ama hep geri çevirdiğim bir görevdi bu,

Ancak bugün bu görevi severek ve isteyerek yapacağım,

Çünkü Türkiye önemli bir süreçten geçiyor,

Medya giderek güvenilirliğini yitiriyor,

Okurlarda ve izleyicilerde “Gerçekleri öğrenemiyoruz” paranoyası oluştu ki, bu paranoyayı ben de paylaşıyor ve çok da haksız olmadığını biliyorum,

Bu nedenle ulaşabildiğim gerçekleri sizlerle paylaşmak için ben ve ekip arkadaşlarım geçe gündüz çalışacağız,

Umuyoruz ki, güveneceğiniz bir haber bülteniyle karşınızda oluruz,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kazanırken değil, kaybederken centilmen olabildiğimiz zaman

Erişilebilirlik Araçları