Temcit Planı

Başbakan Erdoğan’ın PKK’yı dağdan indirme planının içinden, denenmiş, kullanılmış ve işe yaramamış bir yöntem çıktı,

Galiba “Ana evine dönüş planı” diyorlar,

Tutmaz,

Çünkü denendi tutmadı,

Galiba 2002 veya 2003 yılıydı,

Dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun gazetelerin ve televizyonların genel yayın yönetmenleri ile etkili olduğunu düşündüğü köşe yazarlarını MİT’te yemeğe davet etti,

Hep beraber kalktık gittik,

Atatürk’ün meşhur Marmara Köşkü’nde bizi misafir etti,

Yanında şimdiki müsteşar Emre Taner de vardı,

Askerlerin de desteği ve onayı ile hazırlanan planı anlattı,

Tam hatırlamıyorum ama galiba o zamanki adı da “Eve dönüş” gibi bir şeydi,

Bir tür “Örtülü af” planıydı,

Dağdaki teröristler dağdan inecek, Türk askerine silah sıkmamış, asker şehit etmemiş olanlar kısa bir kovuşturmadan sonra serbest bırakılıp evlerine yollanacak, suça bulaşmış olanlar da nispeten hafifletilmiş cezalar alacaktı,

Terörün en alt düzeyde olduğu dönemdi,

Terör örgütü kendi ilan ettiği ateşkese uyuyordu,

Bölgede güvenlik tamdı,

Ortam müsaitti,

Tek sorun halkın böyle bir plana tepki göstermesi, bunu bir tür af olarak görmesiydi,

Rahşan Affı’nın acıları hala hatırlanıyordu ve teröriste af düşünülmesi bile imkansız bir durumdu,

Ama işin özünde bir “Yumuşatılmış af” kavramı getiriliyordu,

MİT müsteşarı plana hem hükümetin, hem de askerlerin destek verdiğini anlattı,

Galiba Amerika Birleşik Devletleri de planı destekliyordu,

Hatta aramızdaki bazı “Münafıklara” göre plan ABD’nin planıydı,

PKK’yı bitirmeyi, en azından insan sayısı bakımından marjinalleştirmeyi hedefleyen plana halk desteği talep ediliyordu,

Müsteşar Atasagun, “Devlet” adına basından bu plana karşı çıkılmamasını rica ediyor, amaçlarını anlatıyordu,

Son derece medeni, son derece demokratik bir durumdu,

Bu toplantıdan sonra plan uygulamaya koyuldu,

Basın destek verdi, Kimi köşe yazarları ise plana karşı çıktılar,

Sonuç tam bir fiyasko oldu,

Örgütten ayrılıp evine dönen terörist sayısı bir kaç elin parmaklarını geçmedi,

Uygulamadan sonuç alınamadı,

Şimdi aynı plan yeni bir isimle tekrar gündemde,

Bence bu işin arkasında yine Amerika’nın yönlendirmesi var,

Bölgeyi karıştırmayı iyi bilen ama karışıklığı nasıl çözeceğini hiç bilmeyen ABD, aynı şeyi bir kez daha öneriyor olmalı ki, bizim hükümet “Ana evine dönüş” planını uygulamaya koyuyor,

Yine olmaz,

Bir kaç yıl sonra bu kez de “baba ocağına dönüş” diye aynı şeyi tekrarlarız,

Yine de olmaz,

Bu işin oluru belli,

Örgütün yayınlarını, terör liderlerinin söylemlerini yakından takip edenler çözümün nerede olduğunu anlayabiliyorlar,

Ama bazen en basit çözümleri uygulamak, en zor sorunlarla mücadele etmekten daha zordur,

Burada da durum bu!

 

 


Turkuaz

Milli takıma turkuaz renkli forma denenince bir eleştiri yağmuru başladı,

“Nereden çıktı bu turkuaz, Ne alakası var” diyenler çoğunlukta,

Doğrusu alındım,

Çünkü turkuaz renkli formayı öneren benim,

2002 Dünya Kupası finalleri öncesinde “Bu formadan sıkıldım, Bir yenilik deneyelim, Turkuaz, Türkiye’ye çağrıştırıyor, Herkesin çok sevdiği bu rengi sahiplenelim, Türkiye, Turkuaz ve Turquality çağrışımı yaratalım, Hatta formanın üzerine bizim lale motifli Türkiye logosundaki laleyi de koyalım” dedim,

O dönemde bu önerim pek de dikkate alınmadı,

Ben de ısrar etmedim, Bir kere yazdım geçti gitti,

Şimdi turkuaz renkli forma gündeme gelince sevindim,

Sizler de hemen karşı çıkmayın,

Bir düşünün, Gözünüzün önüne getirin,

Yaratacağı etkiyi, Türkiye’nin bu güzel renkle anılmasını, bunun turizme yapacağı katkıyı hesaplayın, Turkuazla Türkiye sahillerinin nasıl uyuştuğunu anımsayın,

Buna rağmen karşı çıkacaksanız çıkın,

Benimki sadece bir öneri,

 

 


Zaman’ın Tirajı

Zaman Gazetesi’nin tirajından söz edince okurlardan epey bir tepki geldi,

“Nasıl oluyor da oluyor” diye,

Anlatayım,

Zaman uzun zamandır Türkiye’nin en çok basılan ve en çok dağıtılan gazetesi,

Ancak gazeteyi gidip de bayiden alan insan sayısı çok çok az, Şu günlerde 800 bini bulan tirajının 20’de biri kadar,

Peki nasıl oluyor da, 800 bin satıyor, Ya da satıyor mu?

Satıyor,

Farklı bir yöntemle satıyor,

Her ilde, her ilçede sponsorlar bulunuyor,

Bunlar her gün 100, 500, 1000 Zaman gazetesi alacaklarını söylüyorlar,

Ancak kurallar gereği toplu alımlar belli bir oranı geçince tirajdan sayılmadığı için bu noktada Gülen cemaatinin organizasyonu devreye giriyor,

Bu sponsorlar parayı veriyor, büyük bölümü öğrenci olan gençler gidip bayiden gazeteleri alıyorlar,

Sonra da gidip kendilerine verilen bölgedeki evlere dağıtıyorlar,

Kapının önüne, paspasın üzerine, posta kutusuna bırakıyorlar,

Bunlardan bazıları gazeteyi beğenip okuyor, Kimileri ise sayfasını dahi çevirmeden atıyor,

Ama Zaman Gazetesi her gün açıklanan sayıda eve ulaşıyor,

Ne kadarı okunuyor onu bilemem ama ulaşıyor,

İyi de Zaman kötü gazete mi?

Bence değil,

Türkiye’de pek benimsenmemiş, Avrupai bir mizanpajı var, Bence başarılı,

Fakat Zaman haber gazetesi sayılmaz,

Patlattığı bir haber, gündemi sarsan bir bombasına şimdiye kadar rastlanmadı, Tirajına rağmen, gündem belirleme gücü ve etkisi yok,

Ama içinde çok çok iyi fikir yazıları var,

 

 


Bu Akşam Habertürk’te

Değerli okurlar,

Bu akşamdan itibaren her hafta Çarşamba akşamları saat 21:00’de Habertürk ekranlarında olacağım,

Genç kuşağın en başarılı gazetecilerinden, en usta muhabirlerinden Sevilay Yükselirle birlikte haftanın gündemini değerlendirecek, olayların perde arkasına geçecek ve kimsenin söylemeye cesaret edemediği haberleri, yorumları sizlerle paylaşacağız,

Gazetelerde yazılamayanları, televizyonlarda söylenemeyenleri duymak istiyorsanız bekleriz,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her sabah aynı kişiye yeniden aşık olmanın ve her gün aynı kişiyi kendinize yeniden aşık etmeye çalışmanın keyfine vardığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları