TMSF Dalga Geçiyor

Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’te soru önergesiyle TMSF’ye soruyor, “Sabah Gazetesi’nde yazar ve yöneticilere editoryal baskı yapıldığı yolundaki iddialar doğru mudur?” diye,

TMSF yarım sayfalık, üstün körü bir yanıt veriyor,

“Hayır yok böyle bir şey, bunlar tevatürdür” diye,

TMSF editoryal işlere karışmıyormuş, Sadece yönetim ve denetimini yapıyormuş,

Sabah’tan bir düzineden fazla yazar ve yönetici atılmış,

Mehmet Barlas, Murat Bardakçı, Yılmaz Özdil ve  benim dışımda, son 1 yılda ayrılanların tamamı TMSF tarafından kovulmuş,

Kovulanlar arasında gazetenin yazı işleri müdürü Balçiçek Pamir, Ankara temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş, temsilci yardımcısı Metehan Demir, haber ajansı müdürü Ramazan Kurnaz ve Aydın Ayaydın gibi yazarlar var,

Bu kovulanların yüzde 90’ının kovulduğunu gazetenin yayın yönetmeni internet sitelerindeki haberlerden öğrenmiş,

Nazlı Ilıcak gibi iktidar yanlısı bir yazar gazetede yazı yazmaya başlatılmış, Hasan Bülent Kahraman aynı kontenjandan yazar yapılmış,

Gazetenin Almanya baskısının genel müdürü Ali Gülen kovulmuş, Yerine asıl işi badanacılık olan ama 1 yıl önce yine iktidar tarafından Anadolu Ajansı’na muhabir olarak alınmış bir isim getirilmiş,

Karlı Almanya baskısı, zarar eder hale gelmiş, 

ATV’de genel müdür ve yardımcıları kovulmuş,  Kanal çökmüş, Geçmişte alınan milli maç yayınları olmasa 5, lige düşecek hale gelmiş,

ATV Almanya’nın genel müdürü kovulmuş, Kanalın Avrupa gelirleri yarı yarıya azılmış,

ATV ve Sabah’ın reklam pastasından aldığı pay büyük ölçüde düşmüş, Doğan Grubu pazardaki payını arttırmış, TMSF’nin operasyonundan sadece onlar kazançlı çıkmış,

Ve TMSF Meclis’e verdiği yanıtta, “Editoryal işlere karışmıyoruz, Şirketi daha iyi yönetmeye çalışıyoruz” diyor,

Bana sorarsanız yanıt vermemişler,

Meclis’le dalga geçmişler,

 

 


Lastiksiz Ferrari

İnter karşısında Fenerbahçe’yi izledim,

Kendim de inanamıyorum ama Fenerbahçe’yi tuttum,

Kazansınlar istedim,

Olmadı, Olabileceği halde olmadı,

Oysa o İnter’e sarı kırmızı bir forma giydirilseydi ve Fenerbahçeli futbolculara “Galatasaray’la oynuyorsunuz” denseydi, Fenerbahçe sahadan en az iki farklı galip ayrılırdı,

Fenerbahçe bu sezon ilk kez bir Avrupa maçına inançsız çıktı,

Buna bir de Zico eklenince sonuç böyle oldu,

Zico Deivid ve Wederson gibi maç boyunca hiç bir işe yaramayan iki adamı sahada tuttu,

Buna karşılık Appiah’ı oyuna almak için Aurelio’yu çıkardı,

Zico Auralio’yu çıkardığı sırada ben yanımdakilere Aurelio’yu anlatıyordum,

Fenerbahçe’den Galatasaray’a bir futbolcu alacaksın kimi alırsın diye sorsalar Aurelio’yu alırım diyordum,

Sol açıktan top sürdükten 20 saniye sonra sağ bekte top çıkarıyor, kaleye gelen rakip forveti ceza alanına girerken durdurduktan hemen sonra rakip ceza alanı önünde pas dağıtıyordu,

Takımın en iyisiydi,

Ve oyundan alındı,

Aurelio çıktıktan sonra Fenerbahçe’nin kazanma şansı olmadığı gibi fark geldi,

Semih de olmayınca zaten yapacak bir şey yoktu,

Oyuna gol atsın diye alınan Kazım, yanlarda top peşine düştü, Fenerbahçe ataklarında ceza alanına giren tek kişi bile yoktu, Top taşıyanlar, orta yapamadılar çünkü orta yapacakları yerde tek bir sarı lacivertli oyuncu yoktu,

Fenerbahçe’nin acilen bir santrfor alması gerek,

Hatta bir değil iki tane alması gerek,

Dün Hakan Şükür Fenerbahçe’de olsa maç böyle bitmeyebilirdi,

Yazık bu takıma,

Tekerleği olmayan Ferrari gibi,

Her şeyi var ama gidemiyor,

Hele bir de direksiyonda Zico olunca!

 

 

 


Polis

Son günlerde polis olayları çok ön plana çıkmaya başladı,

Üç olay özellikle ön planda, Avcılar’da tekmeyle ölen adam, dayak yiyen gazeteci ve İzmir’de başından vurulan sürücü,

Polisin tavrını en çok eleştiren gazeteci olarak, bu üç olayda polisin gereğinden fazla hırpalandığını düşünüyorum,

İzmir’deki olayda 140 promil alkollü sürücü dur ihtarına uymuyor, barikatı delip geçiyor ve sonunda vuruluyor,

Polis suçlu,

Peki bu araç bir terör aracı olsaydı ve polis tarafından durdurulmayıp kanlı bir eylem yapsaydı suçlu kim olacaktı,

İstanbul’da bir gazeteci tartaklanmış,

İddiaya göre polis “Demek gazetecisin al sana” diye saldırmış,

Merak ediyorum acaba gazeteci polise ne demiş,

Acaba Gazeteciliğini kullanamaya kalkışmış olabilir mi?

Avcılar’daki olay biraz farklı belki,

Orada da hata poliste değil polise verilmeyen eğitimde,

Türk polisi müdahale etmeyi bilmiyor,

Polis gibi müdahale etmiyor,

Karşısındaki ile kavga ediyor,

Kavga edince de böyle istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor,

Bir yumruk veya bir tekmede istemeden de olsa ölümle sonuçlanan olaylar olabiliyor,

Benim polise yönelik eleştirilerim polis okullarında ders konusu olup okutuluyor,

Ama bu kez benim bakışım farklı,  

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Zamanında yapılmamış işin yapılmış sayılmayacağını anladığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları