Daniel Cohn Bendit’in başlattığı tartışma eğlenceli,
“İstanbul’da gay bir belediye başkanına hazır olun” diyen Cohn Bendit’e bayağı bir destek var,
Özellikle marjinal partilerden,
Yazar Murathan Mungan adaylığını açıklamış,
ÖDP ve DTP ise “Ölümüne destekleriz” demiş,
Hatta Ufuk Uras biraz daha öteye gidip “Bütün sol destekler” demiş,
Tartışma komik, Ama biraz da aptalca,
Çünkü kimse “Hak etmekten” veya “Layık olmaktan” söz etmiyor,
Cinsel kimlikten söz ediyor,
“Homoseksüel olsun destekleriz”
Aklı başında hiç kimsenin istemeyeceği bir şey yapılıyor ve cinsel kimlik her şeyin önüne geçiyor,
“Homoseksüel olsun” yeter,
Bu işi becerebilecek yönetici yeteneklerine sahip mi, rüşvet yemeyecek mi, yandaşlarına ihale vermeyecek mi gibi sorular sorulmuyor,
Böyle bir saçmalık olur mu?
O zaman belediye başkanlığı sorunu halletmek çok kolay,
İstanbul’u bok götürürken, trafik kilitlenmişken, alt yapı çökmüşken, çöpler dağlar oluşturmuşken, sular akmıyorken, yollar delik deşikken, rüşvet almış başını gitmişken Belediye Başkanı her kimse gidip bir erkekle beraber olsun,
Hemen akan sular dursun,
“En büyük Başkan bizim başkan” olsun,
Var mı böyle bir saçmalık,
Şike Mi?
Dün gün boyunca kime rastladıysam aynı soruyla karşılaştım,
“Bosna maçı şike miydi?”
Güldüm,
Maçı izleyen birinin bu soruyu sormasına gerek var mı?
Elbette şikeydi,
Sahaya yedek takımla çıkmaları normal mi?
Değil elbet,
Bırakın onu, maçın son dakikalarında ceza alanımıza şişirdikleri toplarda, rakip santrfora dikkat ettiniz mi?
Topa yükselmek bir yana, eğiliyor,
Eğiliyor ki, top kazara bir yerine çarpıp da kaleye girmesin diye,
Bosna takımı elbette şike yaptı,
Ama bu tarz şikeyi hangi takım yapmadı ki!
İskandinav ülkelerinin kendi aralarında oynadıkları bu tarz maçlarda, hep kazanmaya ihtiyacı olan kazanmadı mı?
Bırakın kazanmayı, kazanması gerekenin kaç gole ihtiyacı varsa, rakip İskandinav o kadar gol yemedi mi?
Kıbrıslı Rumlarla, Yunanistan maçları hep aynı şekilde oynanmadı mı?
Şike tanımı belki biraz abartılı ama Bosna Türkiye’yi yenmek istemedi,
Bu durum futbolda ne ilk kez oluyor, ne de son kez,
Fikstürü bu şekilde oluşturanlara teşekkür etmek gerek,
Bunu baştan düşünmek bile önemli,
İşte Budur
Sabah’ın sürmanşetini gördünüz mü?
Kahveye yakın cami inşa etmişler,
Gerekçe süper,
“Cami uzakken kimse okeyi bırakıp namaz vakti camiye gitmiyordu, Cami kahvenin yakınına taşınınca oyunu bırakıp namaza gidiyorlar, Sonra hemen gelip kaldıkları yerden devam ediyorlar”
İşte benim Türkiye’de gördüğüm İslam bu,
Bu ülkeyi Vahhabileştirmeye çalışan Arap aşıklarının görmesi gereken bir tablo,
Türkler, tarihleri boyunca her dine hoşgörülü olmuş, hiç bir dini bağnazca yaşamamış bir toplum,
Bu insanların yaşadığı yerde dini radikalizm tutmaz,
Genlerine aykırı,
Farklı bir Türkiye arzulayanlar bunu görsün, bunu bilsinler,
Sınır Dışı
Daha önce bir filmde rol alan Rus kızı “çalışma izni olmadığı” gerekçesiyle sınır dışı edilmişti,
Şimdi de bir başka filmde rol alan Koreli bir kızı aynı gerekçeyle sınır dışı etmişler,
İşin ilginci her iki kız da açık saçık sahnelerde rol almışlar,
Sinema oyuncularını böyle bir gerekçeyle sınır dışı etmek komik,
Yarın öbürgün Angelina Jolie veya Charlize Theron Türkiye’ye gelip film çevirmeye kalkışırsa onları da aynı gerekçeyle sınır dışı edecek miyiz?
