Bir Planı Olmalı

Bence Başbakan’ın bir planı var,

Tayyip Erdoğan’ı iyi tanıdığımı düşünüyorum,

Kafasında kırk tilki dolaşmasa, kendince bir planı olmasa, DTP ve PKK karşısında bu kadar sakin durmaz,

Belli ki, bazı sözler almış, belli ki, bazı diyaloglar kurmuş, belli ki, kafasında bir plan hazırlamış,

Ne olduğunu bilmiyorum ama terör konusunda bir adım atacak,

Şimdiye kadar kimsenin atmadığı türden bir adım,

Bu bir af mıdır, Öcalan’la ilgili yeni bir gelişme midir, Kuzey Irak yönetimiyle birlikte yapılacak bir siyasi hareket midir bilmiyorum,

Ama bence bir planı var,

Önümüzdeki bahar aylarında bu planı uygulamaya koyacak diye düşünüyorum,

Yoksa bu kadar sakin durmazdı,

 

 


Bedelini Ağar Ödedi

Türkiye’de DTP’ye yönelik son dönemde ortaya çıkan tavra bakınca, Mehmet Ağar’ı anmamak mümkün değil,

Çünkü seçimler öncesinde, herkes oy kaygısıyla bu konuya girmeye cesaret edemezken, güvercinler bile şahinken Mehmet Ağar inanılmaz bir laf etti:

“Dağa çıkacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar”

Bence bu cümle, Mehmet Ağar’ın siyasi kariyerindeki en önemli cümleydi,

Ağar siyasi literatüre ilk kez “Düz ovada” siyaset tanıtımını soktu,

Bugün tartışmaların tamamı Ağar’ın ortaya koyduğu düzlemde ele alınıyor,

Ağar siyasette ortaya koyduğu “tek doğrunun” kurbanı oldu,

Eleştirildi, yerden yere vuruldu, seçim kaybetti,

Ama Türkiye siyasetine doğru bir kavramı soktu,

Gelişmelere bakınca Ağar’a yazık oldu diye düşünüyorum,

 

 


Güçlendiler Mi?

Başbakan Erdoğan’ın müteahitlerle ilgili sözleri çok dikkatimi çekti,

Erdoğan, “Düşük fiyat verip, fiyat kırıp kaçana değil, gücü olana ihaleyi vereceğiz” Bizim yıllardan beri savunduğumuz bir durum bu,

Çünkü Türkiye’de ihale sistemi hep böyle işledi,

İktidar yandaşları hep iki masa bir kasa inşaat şirketleri kurdular,

İhaleye girdiler,

Büyük fiyat indirimleri ile ihaleleri aldılar,

Sonrasında ya işi devredip para kazandılar, ya da genelde olduğu şekliyle ihale süreci boyunca fiyat arttırımları, ek ödemeler alarak 5’ten 3’e indirerek aldıkları işi 20’ye tamamladılar,

İhaleler, iktidarların yandaşlarını zenginleştirme aracı olarak kullanıldı hep,

5 yıllık iktidar sürecinin sonunda Başbakan Erdoğan bu durumu anlamış ve açıklama yapıyor: “Fiyat kırıp kaçana değil gücü olana vereceğiz”

Benim bu cümleden anladığım şu,

“Bizim müteahhitler artık yeterince güçlendi” ya da “Güçlü müteahhitlerle artık aramız iyi”

Bir kaç sene önce esamisi okunmayan Taş Yapı gibi şirketler artık en büyük projelere imza atabildiğine göre, kimsenin imar izni alamadığı yerlerde kuleleri dikebildiğine göre Başbakan haklı,

“Artık” güçlü müteahhitlere yönelmek gerek,

 

 


Ya Vergi!

Yıllardır kendime sorduğum ama yanıtını bir türlü alamadığım bir soru vardır,

“Vergi listelerinin tepelerinde neden hiç müteahhit olmaz?”

Dikkat edin bakın, alın Türkiye’nin son 10-15 yıllık vergi rekortmenleri listelerini tepelerde müteahhit göremezsiniz,

Ne kendileri, ne şirketleri üstlerde yer almaz,

Her yerde onların adı vardır oysa,

Başta Ankara kökenliler olmak üzere özelleştirmelerde en önemli ihalelere onlar girer, onlar alırlar,  

Türkiye’nin milyar dolarlık büyük projelerinde hep onlar vardır,

Akdeniz sahilindeki dev 5 yıldızlı oteller hep onlarındır,

3 aldıkları kamu kuruluşlarını 10’a satan onlardır,

Başbakanların uçaklarında hep başköşeye onlar otururlar,

Ekonomi sayfaları hep onların başarılarından söz eder,

Hep en hızlı büyüyen onlardır,

Ama her nedense vergi listelerinde görünmeyi pek sevmezler,

Nedenini hiç çözemem,

Vardır herhalde bir bildikleri,

 

 


Küçük Hoca Haklı Değil Mi?

Kral çıplak demeye yine Yalçın Küçük cesaret etti,

Bence tam bir garabet olan İş Bankası reklamını ilk eleştiren Yalçın Küçük hocamız oldu,

Haksız mı?

Bazıları “Göz yaşartan reklam” diye yazıncaya kadar izleme fırsatım olmamıştı,

Sonra bir kez gördüm reklamı,

Bir kez daha görmemek için de gayret sarf ediyorum,

Dünyanın en yakışıklı, en şık adamı bu kadar mı kötü canlandırılır,

Nerede benim gözleri ateş gibi parlayan Atatürk’üm, nerede o reklamdaki gözleri çukura gömülmüş gibi duran kötü bakışlı adam,

Ya metine ne demeli?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderme mi yapılıyor belli değil, Acaba Çankaya’nın bahçesinde yetişen gül o mu?

Hayrunissa Hanım da dikeni mi oluyor?

Ne demek istiyor, ne anlatıyor belli değil,

Acaba Atatürk hayatta olsaydı, bu reklamı beğenir miydi, ister miydi?

İş Bankası “Cumhuriyetimizin ve bankamızın kurucusuna saygılarımızla” diyor reklamda,

Bu mu saygı?

O’nu ucuz bir reklamda kullanarak, Atatürk sevgimizi banka bilançosuna artı olarak geçirmeye çalışarak saygı mı olur?

 

 

 


RTL Bizi Salak Zannediyor

Gazeteport kimsenin yapmadığını yaparak ATV-Sabah ihalesine giren RTL yönetimi ile konuşmuş,

RTL’ciler demiş ki, “Biz siyasi yakınlık falan anlamayız, Gazetecilik yapmak için geliyoruz”

Komik,

Hükümete yakın olmak için medya kuran ve medyasını hükümetin emrine veren iki ortak bulacaksın, “hükümete yakın olmayacağız” diye demeç vereceksin,

Bir yanda Star Gazetesi, bir yanda Bugün Gazetesi, bir yanda Kanal 24 gibi iktidarın en yakınları, diğer yanda RTL’in de ortak olduğu yeni girişim,

Ortakların yüzde 75’i iktidarcı, yüzde 25’i RTL,

RTL yöneticileri ya Türk halkını iyice salak zannediyor, ya yalan söylüyor, ya da kandırılmışlar,

Sizce hangisi,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Her doğruyu söyleyemeyenler, hiç değilse söyledikleri her şeyin doğru olmasına dikkat ettiği zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları