Murdoch Ne Yapacak?

Sabah-ATV ihalesinde son 1 haftaya girildi,

İhale 5 Aralık’ta ama başvurular bu hafta sona eriyor,

Bize gelen bilgilere göre henüz bir başvuru yok,

Gerçi 1 haftada her şey olabilir ama bütün potansiyel alıcıların fiyatı yüksek bulduğunu duyuyoruz,

Bu arada Murdoch cephesinde ilginç gelişmeler var,

News Corp’un şartnameden şikayetçi olduğunu ve şirketin Başkanı Rupert Murdoch’un bu konuda Başbakan’a yakındığını biliyorduk,

Murdoch, geçtiğimiz haftalarda TMSF’ye bir başvuruda bulundu,

İddialara göre hem şartnamede değişiklik, hem de ihaleyi kazanması durumunda “Onay garantisi” istedi,

Halka açık çok uluslu bir şirket olarak kazandığı ihalenin onaylanmaması durumunda, uluslararası piyasalarda zor durumda kalacağını belirtti,

Tabii TMSF’nin buna bir yanıt vermesi pek mümkün değil,

News Corp yönetiminde geçtiğimiz günlerde bir başka konu daha tartışıldı,

ATV ve Sabah’a 1 milyar doları aşan bir para vermektense, Türkiye’de başka medya kuruluşlarını satın alarak büyümenin daha akıllıca olup olmayacağı tartışıldı,

1 milyar dolardan fazla paraya çökmekte olan bir televizyon ve etkisini yitirmiş bir gazete almaktansa, bu paranın 4’te birine bir kaç televizyon alınabileceği konusu gündeme geldi,

Zaten Fox TV Genel Müdürü Reid’in açıklamaları da bunu teyit eder nitelikteydi,

News Corp, 500 milyon doların altında bir yatırımla hem bir kaç televizyon satın alabileceklerini, hem de bir gazete kurabileceklerini hesaplamışlar,

Özellikle de, televizyon alanında büyümek istedikleri için bunu daha makul buluyorlarmış,

Murdoch ihaleye girip girmeme konusundaki kararını bu hafta içinde kesinleştirecek,

Girmemesi kimseyi şaşırtmamalı, 

 

 


Hırsızın Suçu Yok

Magazin yazarı Mehmet Şehirli’nin Hürriyet Gazetesi magazin servisi ile ilgili iddiaları Star TV’de yayınlandı,

Yani grubun televizyonunda,

Ben de bu iddiaları buraya taşıdım,

Çetenin Hürriyet’teki kollarından biri bana saldırıyor, “Bu iddiaları internet sitesinde köpürttü” diye,

Belli ki, rahatsız olmuş,

İyi de ne yapacaktık,

Herkes gibi görmezden, duymazdan mı gelecektik,

Grubun televizyonunda, grubun gazetesinin yazarı “Hürriyet’ten Demirhan Hararlı para karşılığı haber yapıyor, Ben bunu Hürriyet yönetimine söyledim” diyor,

Ben de “Bu iddialar doğru mu?” diyorum,

Suçlu ben oluyorum,

Şerefli, namuslu, haysiyetli bir insan bundan niye rahatsız olur!

Adam gibi adamlar tam aksine bu konunun üzerine gitmez mi?

Ama onlar bunun için bile bana sövüyorlar,

Ben bu sövgüyü övgü olarak algılıyorum,

Çünkü onların baktığı yerden tek görebildiği benim ayakkabımın tabanı,

 

 


Pazar Yazısı

Pek çok okur pazar günü Turktime’da yazdığım yazıyı okumamış, Ama kulaktan kulağa duymuşlar,

Mail atıp soruyorlar,

Pazar günü yazdığım yazı şu:

Kimin Gazetecilik Yapmaya Hakkı Yok

Doğan Grubu’nun Umur Talu’ya yönelik suçlamaları düşündükçe ağırıma gidiyor, Talu, Doğan Grubu’nu yayınları vasıtasıyla ticari işlerini bitirmekle suçlayınca,  Aydın Doğan Umur Talu’nun gazetecilik yapmaya hakkı var mıdır demeye başladı,

Bu söz üzerine biraz geriye, yaklaşık 4-5 yıl öncesine dönmek isteği uyandı içimde,

Kurulduğu günden bu yana Doğan Grubu’nun kontrolünde olan ama kendini “Bağımsız gazete” olarak  tanımlayan Vatan Gazetesi’e,

Gerçi Sabah batıp, Vatan’ın zararları Aydın Doğan’ın canını acıtmaya başlayınca gazeteyi gruba kattılar ama Vatan uzunca bir süre “Bağımsız” olduğunu iddia etti,

Şimdi o bağımsız günlere dönmek istiyorum,

2000’lerin başı, Doğan Grubu, İş Doğan Petrol Yatırımları AŞ’de yani POAŞ’ın sahibi olan şirketteki İş Bankası hisselerini satın almak istiyor,

Tabii ki, piyasa değerine değil ucuza,

İş Bankası ise haklı olarak bu hisseleri satmak istemiyor,

Hele hele ucuza satmayı hiç istemiyor,

Aydın Doğan ise yakın çevresine sürekli olarak bu ortaklıktan yakınıyor, İş Bankası’nın Petrol Ofisi’nin hızlı büyümesini engellediğini, bankanın iç bürokrasisinin büyümeyi yavaşlattığını söylüyor,

İş Bankası ile Doğan Grubu arasında bir pazarlıktır sürüp gidiyor,

Tam bu sırada “Bağımsız” Vatan Gazetesi devreye giriyor,

Ortada ne fol, ne yumurta varken, Vatan Gazetesi, İş Bankası yönetimine savaş açıyor,

Önce Genel Müdür Ersin Özince hedefe oturtuluyor,

Ardından bankanın büyük ortağı İş Bankası Sandığının ve Sendikanın başkanı Metin Tiryaki,

Arşivleri açıp karıştıran görecektir, İş Bankası yönetimi ve hakim ortaklarına yönelik günlerce süren bir yayın yapılıyor,

Yayınları herkes garipsiyor,

Ama herkes bu işin bir reklam kavgası olduğunu zannediyor,

Vatan’ın kendisine reklam vermeyen İş Bankası’na saldırdığını düşünüyor,

Yayınların gerçek nedenini kimse anlamıyor, çözemiyor,

Ya da kim bilir bu kadar büyük bir rezalet kimsenin aklına gelmiyor,

İş büyüyor, Nihayetinde İş Bankası yönetimindeki payı nedeniyle CHP ve Genel Başkanı bile hedef oluyor, Deniz Baykal’ın 12 Eylül dönemindeki avukatlık günleri bile sorgulanıyor,

Sonra bu yayınlar kesiliyor,

Önce Ersin Özince satışa ikna oluyor,(Bunun arkasındaki nedenleri de yazacağız elbette)

Sonra hakim ortağın temsilcisi Metin Tiryaki pes ediyor,

Ve en sonunda CHP’li yönetim kurulu üyeleri de tamam diyor,

Ve yine açıp arşivleri bakın, bu yayınların kesilmesinden bir süre sonra İş Bankası, İş Doğan Petrol Yatırımları, yani POAŞ’taki yüzde 50 hissesini Doğan Grubu’na satacağını açıklıyor,

Hem de satın alındığı tarihteki fiyattan, hem de 5 yıl vadeli olarak,

Ve bundan sonra ne Vatan ne de Doğan Grubu’nun diğer gazeteleri İş Bankası yönetimi aleyhine tek bir haber yapmıyorlar,

Vatan’ın arşivlerine şöyle bir göz atan, bu yazdıklarımla olayların gerçekleşmesindeki arasındaki zamanlamayı mutlaka göreceklerdir,

Şimdi soruyorum,

Gazetecilik yapmaya hakkı olmayan, Umur Talu mudur, yoksa Türkiye’nin en büyük basını patronu maskesi arkasında iş dünyasına kan kusturanlar mı?”

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Çalışanların patronu örnek aldığını unutmadığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları