Bu Yolsuzluk Haberini Başka Yerde Göremezsiniz!

Aşağıda okuyacağınız haber aslında Dünyanın her “Demokratik” ülkesinde gazetelere günlerce manşet olacak türden,

Ama ne yazık ki, Türkiye’de bunların hiç biri olmayacak,

Bu haber büyük gazetelerin hiç birinde yer alamayacak,

Hürriyet, Emin Çölaşan’ın anlattığı nedenlerden dolayı bu haberi görmezden gelecek,

Sabah, zaten devlet denetiminde ve yönetiminde çıktığı için bu habere dönüp bakmayacak bile,

Ama önemli değil,

Burada yazılacak, Kayıtlara girecek,

Yazalım o zaman!

Biliyorsunuz, Mersin Limanı bir süre önce özelleştirildi,

Önceleri Abdullatif Şener’e bağlı olan Özelleştirme İdaresi, daha sonra kabine içinde yapılan bir değişiklikle Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a bağlandı,

Mersin Limanı Özelleştirmesini de Maliye Bakanına bağlı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yaptı

Liman 766 milyon dolar bedelle 36 yıllığına Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği(MIP) adlı şirkete devredildi,

Buraya kadar olan gelişmeler normal,

Anormal olan olay ise limanın satışından sonra ortaya çıktı, ,

Limanı satın alan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A,Ş, (MIP), Mersin Limanı’nın güvenlik otomasyonu için Telemobil şirketi ile yaklaşık 2 Milyon ABD doları  tutarında güvenlik kameraları sözleşmesi imzaladı,

MIP söz konusu şirkete 150 Bin dolar peşin ödeme yaptı,

Bu sözleşme ile ilgili işlemleri MIP’de Genel Müdür Yardımcısı olan İsmail Kürşat Tezkan yürüttü ve yürütüyor,

Değerli okurlar, hala diyorsunuz ki, “Ne var bunda, Güvenlik kamerası almışlar, Bize ne?”

Peki o zaman size bir soru, “2 milyon dolarlık güvenlik kameralarını satan Telemobil isimli şirketin sahipleri kim?”

Bunu da ben söylemeyeyim,İstanbul Ticaret Odası’nın kayıtları söylesin,

Özelleştirilen Mersin Limanı’nı 2 milyon dolarlık mal satan şirket ve ortakları bakın kimler:

Telemobil Bilgi İletişim Hizmetleri A,Ş,

Ticaret Sicil No: 543476 / 0

Adres: Çilehane Cad, Çamlıca Evleri Sitesi No: 13/3 Küçükçamlıca

Telefon: 0216 545 20 11

Sermaye: 300,000 YTL

Yönetim Kurulu Başkanı: Abdullah Unakıtan

        Başkan Yardımcısı: Fatma Unakıtan

        Başkan Yardımcısı: Zeynep Basutcu

Kimmiş?

Maliye Bakanımızın meşhur oğlu Abdullah Unakıtan ve kızları Fatma ile Zeynep hanımlar,

Hani şu daha önce mısır yolsuzluğunu yazdığım yumurta kralı Abdullah Unakıtan ve Telsim’in satışı öncesi Telsim binasına gidip gelirken yakaladığım Zeynep Basutçu veya Zeynep Unakıtan,

Özelleştirme ihalesiyle satılan bir kuruluşa, özelleştirme idaresinin bağlı olduğu bakanın çocukları 2 milyon dolarlık mal satıyor,

Bu size ve necip Türk basınına “Sıradan bir iş” geliyorsa sorun yok,

Ama bence ortada ciddi bir sorun var,

 

 


Haklısınız, Kabahat Bende

Doğan Grubu, İsa’nın taşımak zorunda olduğu haç gibi sırtımda duracak mı?

Bunu mu söylüyorsunuz,

Kovulmadığım, özgür irademle ayrıldığım ve bu nedenle de hiç bir kuyruk acımın olmadığı birisi hakkında yazmam çok mu acayip,

Yazmasam daha mı iyi, daha mı saygın olacaktım,

Mesela Petrol Ofisi’nin 2 milyar YTL’lik vergi kaçağı olduğunu yazmasa mıydım?

Anlıyorum ki, yazmamam gerekiyormuş,

Yazmasaydım, Siz de bilmeseydiniz herkes daha mı mutlu olacaktı,

Böylece maliye’nin yaptığı müthiş indirimden haberiniz bile olmayacaktı, Uykularınız kaçmayacaktı, Hatta yazmasaydık belki de rapor hiç ortaya çıkmayacak ve konu kapanacaktı, Devlet kuşa çevrilmiş olsa da, sayemizde tahsil ettiği 275 milyon YTL’yi de tahsil edemeyecekti,

Hatta Hilton meselesini de yazmamamız gerekiyordu değil mi?

Niye yazdık ki!

Doğan Hilton arazisine yüzlerce ev, yüzlerce dükkan yapacaktı, Hem kendisini bir kaç milyar dolar kazanacaktı, hem de belki içinizden bazıları da orada ev sahibi olacaktı, Hatta ben bile Aydın Doğan’a gidip indirimlisinden bir ev alacaktım, Şahane Boğaz manzaralı,

Niye yazdım ki!

Yazmasaydım, kimse bilmeyecekti,

Ben de şerefli, haysiyetli bir adam olacaktım,

Aydın Doğan’ı kızdırmayacaktım,

Hatta kendisine haber yollayacaktım, “Bak sevgili eski patronum bu rezaletleri biliyorum ama yazmıyorum” diye,

Hem onun gözünde iyi adam olacaktım, hem de okur gözünde eski patronuna çatmayan haysiyetli, düzgün bir gazeteci olarak kalacaktım,

Kimse aleyhime yazılar da yazamayacaktı,

Üstelik TMSF Sabah’a el koyunca dönüp Doğan Grubu’na gidecektim ve “Bakın orada size hiç sıkıntı yaratmadım ve yuvama döndüm” diyecektim,

Doğan’da kaldığım yerden devam edecektim,

Bunu istiyordunuz değil mi?

Normal olan buydu,

Aklı başında bir adamın böyle yapması gerekirdi,

Ben salak olduğum için öyle yapmadım,

Pek çok gazetecinin ezberini bozdum,

Hem şerefsiz, hem de salak bir adamım ben,

Allah beni kahretsin, 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Köşe yazarlığı ile köşe yavşaklığı karıştırılmadığı zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları