Siz İsteyin

Ertuğrul Özkök’e  yönelik yazıma hem Gazeteport’ta, hem de fatihaltayli,com,tr’de epey bir yorum geldi, Okurların durumun farkında olması güzel,

Ancak ne yazık ki, Doğan medyası durumun farkında değil,

Haklılar da,

Türkiye “Yaptım oldu” cenneti,

Medyada tekel olunca, kimse bir şeyi duymayacağı, bilmeyeceği için önemli olan bir kere o konumu ele geçirmek,

Sonrasında Doğan nasıl isterse, Türkiye öyle gösterilecek,

Bu arada gelen maillerden gördüğüm kadarıyla Alman Gazeteci Jurgen Roth’un “Kirli Eller” adlı kitabını okurlar hayli merak etmişler ve “Na yazıyorsa yayınla” diyorlar,

Ey sevgili okurlar, Ertuğrul Özkök durumuna düşmemi ister misiniz?

Gerçi durum pek de değil,

Ortada benim iddialarım yok, Yani benim köşede yazıp sonra dosya haline getirip “Aydın Doğan hakkında elimde dosya var” diyeceğim bir durum yok,

Türkiye’yle ilgisi olmayan ve kriminal araştırmalar yapan bir Alman gazetecinin kitabından söz ediyoruz,

“Kirli eller” geçen yıl elime geçmişti,

Almancam pek de iyi olmadığı için, Aydın Doğan’la ilgili bölümlerine bir göz atmış sonra bir dostuma vermiştim,

Şimdi bir tane daha getirtiyorum, İyi bir tercümesini yaptıracağım,

İşin ilginci şu:  Bu kitap Almanya’da yayınlandı, Aydın Doğan’ın Almanya’ya ilgisi belli,

Ancak her ne hikmetse, hakkında çirkinden de öte, hayli karanlık iddialar içiren bu kitapla ilgili olarak Aydın Doğan herhangi bir yasal işlemde bulunmadı,

Dava açmadı, toplattırmadı, yasaklattırmadı,

Nedense!

Eğer bu kitapta yer alan Ayın Doğan’la ilgili bölümleri burada okumak istiyorsanız bunu lütfen belirtin,

Ben de kitabın tercümesini yaptırıp buraya koyayım,

Bu arada bu ay çıkan Yeni Harman Dergisi’nde benimle yapılmış hayli geniş bir röportaj var,

Onu da okumanızı tavsiye ediyorum,

Orada da Doğan’la ilgili ilginç bilgiler göreceksiniz,

Medyada tekelleşmeye, Türkiye’de hegemonya kurmaya karşı savaşa devam,

Hep birlikte,

Halk Gül’ü seçmez

Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı adaylığı için kendi internet sitesinde bir anket yaptırmış,

Melih Aşık’ta okudum,

Ankete göre yüzde 45 “Evet” yüzde 55 “Hayır” çıkınca vaziyeti beğenmeyip anketi sitesinden çıkarmış,

Aslında bunda şaşıracak bir durum yok,

Cumhurbaşkanlığı seçimini halka yaptırmaya kalkışınca AKP’nin uğrayacağı hüsranın işareti bu,

Her iki yanda da “İnatlaşmadan” yana olanlar olsa da, ürk halkı gerelim; inatlaşma, kavga, gürültü istemiyor,

Bu nedenle de eğer AKP “Toplumsal uzlaşmaya” uygun bir adayı değil Meclis’in, halkın önde getirse bile seçtiremez,

İki turlu bir Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Büyükanıt’ın dediği gibi “Türkiye’nin Anayasal değerlerine özde değil, sözde sahip biri” halkın tercihi olmaz,

Yani AKP “Halka soracağım, İstediğim adayı gösteririm” diye yola çıkarsa genel seçimde aldığı oranda bir desteği dahi Cumhurbaşkanı için alamaz,

Bu arada Abdullah Gül farkında mı bilmiyorum ama Cumhurbaşkanlığı konusunda “Israrlı” yaklaşımı ona puan kaybettiriyor,

Çevresindeki, aralarında gazete yöneticisi ve gazetecilerin de bulunduğu bir “Yalaka” grubu “Efendim bu sizin hakkınız” dese de, Gül’ün  bunu Türkiye’nin toplumsal barışından ve siyasi istikrarından daha fazla önemsiyor olması milletin hoşuna gitmiyor,

Bunu söylerken bir de Ankara dedikodusu aktarayım,

Ankara’da pek çok kişi Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın Gül’e yönelik ağır yazılarının Başbakan’ın çevresinden kaynaklandığını düşünüyor,

Doğru olmasa da bile önemli bir “Algılama”,

Önümüzdeki sonbahar sıcak olacak,

hatta yazdan daha sıcak,  

Ne dediysek o

Sabah’tan ayrılırken ne demiştim,

“Takvim’in ve ATV’nin yönetimini görevden almamı, Yılmaz Özdil’in yazılarına son vermemi, Nazlı Ilıcak’a Sabah’ta yazı yazdırmamı istiyorlardı, Bu nedenle ayrıldım”

Bazıları “Kovuldu, Şimdi böyle diyor” dediler,

Ben de “Kovulmak veya ayrılmak önemli değil, Kovulmadım ama bunları yapmadığı için kovulacaksam da şereftir” dedim,

Ne oldu,

Benim dediklerim adım adım yapılıyor mu?

Önce fazla göz önünde olmadığı için ATV yönetimi gitti,

Sonra Takvim’ciler,

Ardından Yılmaz Özdil ayrılmak zorunda kaldı,

Şimdi de Nazlı Ilıcak Sabah’a yazar oldu,

Ve Sabah’ın başında sözde bir yönetici var,

Neyi yönetiyorsa!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Haysiyetlerimiz koltuklara kurban etmediğimiz zaman (Eğer varsa tabii)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları