Kurt Kapanı

MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis oturumuna katılacaklarını açıklayarak AKP’nin önünü açtı,

AKP’nin burada “Uzlaşma” aramasına gerek kalmadı,

Abdullah Gül dahil kimi isterse aday gösterebilecek ve seçtirecek,

Bahçeli’nin bu yaptığına “Kurt Kapanı” denir,

Öncelikle Tayyip Erdoğan ve partisini ciddi bir samimiyet sınavına sokuyor,

Erdoğan seçimden önce “Cumhurbaşkanlığı için elimde isimlerle uzlaşma ararım” demişti,

Şimdi Erdoğan’ın bu “Uzlaşma” niyetinin samimiyetten mi, yoksa zaruretten mi kaynaklandığı anlaşılacak,

Çünkü MHP oturuma katılınca uzlaşma gereksiz,

Yine de bu önemli makam için uzlaşma aranırsa Erdoğan’ın uzlaşma isteğinin samimi olduğu ortaya çıkacak,

Tabii tersi de,

Ancak bir de tuzak var,

Meydanlar ve AKP’nin çekirdek tabanı Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasını istiyor,

Orada bir hesaplaşma, orada bir boyun eğdirme isteği var,

“Gol atma, rövanşı alma” arayışındalar,

Karşı taraf olarak gördükleri kesime mağlubiyet acısını bu yolla tattırmak istiyorlar,

Ben Erdoğan bunu istemediği, istese bile yapmayacağı kanaatindeyim,

İşte tuzak da tam burada,

Erdoğan’ın bunu istemediğini bilen veya hisseden MHP, Erdoğan’ı AKP tabanı ile “ters düşürmek” istiyor,

“Gül’ü Cumhurbaşkanı yapabilirdi ama yapmadı” dedirtmek istiyor,

Erdoğan’ı lider olarak “Köşeye” sıkıştırıyor, Erdoğan Gül’ü aday gösterse bir dert, göstermese bir başka dert,

Silahlı Kuvvetler’in Gül’ü hedef alan 27 Nisan Muhtırası ortada,

4 ayda Gül değişmediğine göre muhtıranın gerekçesi de değişmedi,

Erdoğan Gül’ü aday gösterirse TSK’nın ne tavır alacağı meçhul,

Göstermezse AKP tabanı “Sana yüzde 50 oy verdik, Yine de istediğini yapamıyorsun” diyecek bir sonraki seçimde tabanın tavrı meçhul olacak,

MHP’nin hamlesi çok stratejik,

Bakalım Erdoğan bu hamleye nasıl cevap verecek, 

 

1 ay önce ne yazmışım

Buradaki yorum köşesini “Yazara hakaret” köşesi olarak algılayanlar var,

Editör arkadaşlar nispeten edepli olanlarını koyuyorlar,

Bazıları çöp bile olmaz,

Seçim sonuçlarını “Tamamen yanlış” tahmin ettiğimi iddia edip, “Asılmamı” isteyenler bile var neredeyse,

Onlara yanıt olarak 23 Haziran günü fatihaltayli,com,tr’de yazdığım "Seçimi kim kazanır?" başlıklı yazımı aynen yayınlıyorum:

“Her gün anketler yayınlanıyor,

Her biri belli bir amaç için yapılan anketlerde sonuçlar inandırıcı ve güvendirici olmaktan uzak,

Ben oturup bir “Akıl anketi” yaptım,

Yeni Meclis’i buna göre şekillendirmeye çalıştım,

Bazı anketler diyor ki, “AKP’nin oyu yüzde 40’a yakın

Doğru olduğunu varsayalım,

Bazı anketler diyor ki, “CHP’nin oyu yüzde 20’nin üzerinde

İnanalım,

Bütün anketler diyor ki, “MHP barajı aşacak”

Güvenelim,

Bu durumda ne olacak!

Mecliste sandalye sayısı artmayacağına göre,

MHP’nin 70 civarında milletvekili alacağını düşünelim,

20 kadar da bağımsız adayın sandıktan çıkacağını varsayım,

Eder mi 90,

AKP de, CHP’de oyunu arttırsa bile eski bu dönemki sayılarına ulaşamaz,

Çünkü bu 90 milletvekili onlardan çıkacak,

En büyük kaybın en büyük paydan olacağını da aşikar,

Bağımsızların da en fazla AKP’ye etkileyeceği kesin,

Bu durumda AKP 280-290 arası bir sayıda kalır,

CHP 170-180 arası bir milletvekili çıkarır,

70-80 arası MHP alır,

20-22 de bağımsız olur,

En uçuk, en abartılı anketin bile doğru olduğunu varsaysak dahi alın size yeni Meclis,

DP barajı aşar mı?

Aşacak gibi durmuyor,

Ama aşarsa AKP iktidar olamaz,

Asıl MHP sürpriz yapıp, beklenin çok üzerinde oy alabilir,

Ne olursa olsun sonuç kimseyi şaşırtmasın”

Bu mu seçimi manipüle etmeye çalışmak?

Siz herkesi kendiniz gibi mi zannedersiniz!

Özür mevzuu

Gelelim Tarhan Erdem meselesine,

“Özür dile, özür dile”

Bu konudaki yazıyla ilgili olarak “Ne zaman adam oluruz” bölümünde kendimi eleştirdim,

Ama Tarhan Erdem’den özür dilemeyi düşünmüyorum,

Ben her konuda mütekabiliyete inanırım,

2002 seçimlerinde Genç Parti’yi yüzde 14 gösteren Tarhan Erdem’e “Yanıldığını” söylemiştim,

Yanıldı ve benden özür falan dilemedi,

Bırakın beni Türk halkından da özür dilemedi,

Ben niye ondan dileyeyim,

Ödeştik,

 

Seçim kötüden yana

Galatasaray’a tahsis edilecek Seyrantepe Stadı için Galatasaray’ın yaptırdığı projeyi hiç beğenmemiştim,

1980’lerin anlayışı ile çizilmiş, biraz demode bir stattı,

İstanbul’un Avrupa Finali oynatabileceği türden modern bir futbol mabedi havasında değildi,

Sonra Eren Talu ortaya çıktı,

Dünyanın stat projelerinde tartışmasız en firması olan, Arsenal’in stadını, yeni Wembley’i çizen HOK ile birlikte süper bir projeyle ihaleye sürpriz isim olarak katıldı,

Talu’nun projesi, Galatasaray’ın çizdirdiği projeden kat be kat, daha doğrusu tartışılmayacak kadar üstün bir proje,

Ancak “Her nedense”  Galatasaray Yönetimi kendi projesinin uygulanması için bastırıyor,

“Daha güzel” olanı değil, kendi projesini istiyor,

Üstelik Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın Eren Talu’ya “Senin projen daha güzel ama biz kendi projemize 2,5 milyon dolar yatırdık” dediği  ve Eren Talu Galatasaray’ın ilk proje için ödediği 2,5 milyon doları o proje uygulanmasa bile ödemeyi kabul ettiği halde,

Korkuyorum bu işin altından bir iş çıkacak diye,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Siyaseti futbolla karıştırmadığımız zaman

Erişilebilirlik Araçları