Büyük Uzlaşmalarda Aynı Bakanın İmzası

Büyük Uzlaşmalarda Aynı Bakanın İmzası

 

Doğan Grubu’nun Maliye ile yaptığı POAŞ uzlaşması herkesin dilinde,

Kimi görsem bunu soruyor, kimi görsem bunu anlatıyor,

Bir kaç milyar YTL’lik borcun kuşa dönmesini kimse anlamış değil,

Bu  konu konuşulurken herkesin merak ettiği bir mesele daha var,

Doğan Grubu’nun Amirali Ertuğrul Özkök’ün “Böyle bir uzlaşma yapan sadece biz değiliz” dediği yazıyı soruyor herkes,

Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet Yayın Yönetmenliği dışında bir de POAŞ şapkası var mı bilmiyorum ama kendini o konuda da mesul hissedip yazdığı “Diğer uzlaşmanın” kiminle yapıldığı soru işareti olarak duruyor,

Bilmeyenler için söyleyeyim, Ertuğrul Özkök’ün bahsettiği uzlaşmayı yapan şirket Dünya’nın en büyük bankalarından biri,

Citibank, Daha doğrusu Citibank Türkiye,

Citibank hakkında da aynen PDAŞ’ta olduğu gibi büyük bir vergi kaçağı raporu hazırlanmıştı,

Bu raporun toplam miktarı da aynen POAŞ’ta olduğu gibi yaklaşık 2 milyar doları buluyordu,

Fakat Citibank da aynen POAŞ gibi bu vergiyi ödemedi,

Maliye Bakanı ile varılan bir uzlaşma sonucunda Citibank’ın vergi borcu sıfırlandı,

Citibank’la   POAŞ’ın çok benzeyen bir yönü var,

Her iki şirketin de vergi borcu aynı Maliye Bakanı’nın zamanında “Kuşa çevrildi”

Citibank’in vergi uzlaşması AKP’Nin iktidar olmasından hemen sonra,  Kemal Unakıtan’ın hemen hemen ilk icraatı olarak 23 Aralık 2002’de gerçekleşti,

Anlayacağınız fakir fukaranın lehine her türlü vergi düzenlemesine “Gelir kaybına uğrarız” diye “Hasis” davranan  Unakıtan, her ne hikmetse dev şirket veya grupların katrilyonlarca liralık vergi borçlarının silinmesinde pek bir “Cömert”

Maliye Bakanımız fakir fukarayı değil, sermayeyi daha çok seviyor,

 

 

Burs Meselesi

 

AKP ve AKP medyası, Baykal’ın bursla ABD’de okumuş olmasının üzerine mal bulmuş mağribi gibi atladılar,

Oradan giderek, Tayyip Erdoğan’ın bursla yurt dışında okuyan çocuklarıyla paralellik kurmak istiyorlar,

Bu kadar "Şaşkın" olunabilir,

Arada Dünya kadar değil, Jüpiter kadar fark var,

Birincisi Baykal babasının bir dostundan değil, resmi bir kurumdan burs kazanmış,

"Almış" demiyorum, "Kazanmış" diyorum,

İkincisi Baykal’a burs veren kurum Baykal’ın iktidarı döneminde Türkiye’de her ihaleden, her taşın altından çıkmamış,

Üçüncüsü Baykal, Türkiye’deki yüz binlerce öğrenci gibi burs almış, okumuş, dönmüş ve akademisyen olmuş,

Sakın yanlış anlamayın, elbette maddi durumu müsait olmayan çocuklar illi de kurumsal bir burs kazanacak diye bir şey yok,

Bir aile dostu da bu çocuğun eğitim masraflarını üstlenebilir,

Ama eğitim masraflarını üstelenen "Amca" eğitim verdiği çocuğun babasının güç sahibi olmasına paralel bir biçimde güç arayışına girmez,

Hele hele devletle içli dışlı olmaz,

Dahası burslu okuyacak kadar "Muhtaç" durumda olan çocuk, durduk yerde zenginleşmez, hiç bir iş yapmadan armatör falan olmaz,

Bu nedenlerle Baykal’ın bursuyla, bazı başka "Bursları" karşılaştırmak iyi sonuç vermez,

 

 

 

 

Saati Kaç Para

 

Seçim yaklaşırken liderlerin ağzı iyice bozuldu,

Deniz Baykal gerilimi arttırıyor ama karşısındakinin “Kasımpaşalı” olduğunu unutuyor,

Haliyle seviye iyice düşüyor,

Son polemik saat üzerinden,

Erdoğan’ın kolundaki saat, Baykal’ın dilinde,

“O saati” ilk yazan olarak kendimi duruma el koymak zorunda hissettim,

Tayyip Erdoğan’ın Deniz Baykal’ın diline dolanan saati bir “Franck Muller”

Son yıllarda nedense pek bir moda olan, neredeyse her AKP’linin kolunda gördüğümüz bir saat,

Tayyip Erdoğan’da da yıllardır var,

Yanlış hatırlamıyorsam, Tayyip Bey’in kolundaki Franck Muller’in “Conquistador” modeliydi,

Türkçesi “Fatih”

Ve o saat hiç bir zaman 60 bin dolar etmez,

Zaten Franck Muller’in 60 bin dolarlık fazla saati de yok,

Tayyip Erdoğan’ın taktığı saat üç aşağı beş yukarı 12 bin ila 15 bin dolar arasında bir para eder,

Tayyip Erdoğan o saati büyük ihtimalle indirimli almıştır ve verdiği para 10 bin doları pek geçmemiştir,

Yani Başbakan o saati, söylediği gibi “10 bin dolara sana vereyim” diyorsa bu ticaretten karlı bile çıkabilir,

Fakat Deniz Baykal’ın haklı olduğu bir şey varsa, Tayyip Erdoğan’ın saatlere ciddi bir servet harcadığı,

Çünkü Başbakan’ın kolunda değişik zamanlarda değişik saatler görüyorum,

Son olarak bir Ullysee Nardin görmüştüm,

O da yaklaşık 20 bin dolarlık bir saatti,

Rusya Devlet Başkanı Putin ve Arap liderler dışında Dünya’da hiç bir Devlet adamı bu değerde saatler takmıyor,

Hele hele bizim Başbakan’ın taktıkları iyice yakışıksız, abartılı saatler,

İlle de kaliteli bir saat takmak istiyorsa Patek Philippe’in veya Vacheron Constantin’in çok sade modelleri var,

Onlardan birini takarsa daha “Görgülü” bir hava verebilir, 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Siyaseti kötüyü değil iyiyi göstererek yaptığımız zaman

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları