Kararın temyizi yok

 TMSF’ nin Sabah ve ATV’ ye el koyulmasına yol açan karara İdari Yargı “Yürütmeyi durdurma” kararı ile “Dur” dedi,

Şimdi her kafadan bir ses çıkıyor,

Adının başında “Profesör” unvanı taşıyanlar bile “Yanlış yunluş” yorumlarla kafa karıştırıyor,

Gelin size işin doğrusunu anlatalım,

Her şeyden önce İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin kararı “Kesin karar”

Yani bundan sonra başka itiraz mercii yok,

İdari Mahkemeleri Usulü Kanunu’na göre yerel bir idare mahkemesinin aldığı karara “İtiraz mercii” bölge idare mahkemesi,

İstanbul 6, İdare Mahkemesi’nin aldığı “Yürütmenin durdurulması talebine ret” kararı bu nedenle Bölge İdare Mahkemesi’ne gitti ve Bölge İdare Mahkemesi “Üst mahkeme” sıfatıyla “Yürütmenin durdurulmasına” karar verdi, Yani TMSF’ nin Sabah’ı ve ATV’ yi Ciner Grubu’na iade etmesini karara bağladı,

Bundan sonra bu kararın Danıştay’a gitmesi mümkün değil,

Peki şimdi ne olacak,

İdare, yani TMSF en geç 1 ay içinde yargı kararını uygulamak zorunda,

Doğan medyası “Hukuk kararı uygulanmayacak” diye yaygara yapacaktır elbet,

Ancak iş öyle değil,

Yargı kararı çok açık bir dille yazılmış,

Sadece el koymayı değil el koyma kararından sonra yapılmış işlemlerin de “Yürütmesini durduruyor”

Yani TMSF’ nin el koyma kararından sonra aldığı “Hisselerin TMSF’ye devri” kararı da ilk yapılan işleme bağlı “Zincirleme karar” olduğu için durduruluyor,

Bundan sonra TMSF’nin ne yapacağının işaretini TMSF Başkanı Ahmet Ertürk aylar önce, el koyma işleminden hemen sonra hem kamuoyuna yaptığı açıklamalarda, hem de benimle yaptığı görüşmede vermişti,

Ertürk el koymanın ertesi günü “Yargı kararı aleyhimize olursa ceketimizi alır çıkarız” demişti, 4 yılı bulan Başkanlık sürecinde Ertürk’ün söylediklerinin dışında bir uygulamasını görmediğim için  burada da doğru davranışı yapacağından pek kuşkum yok,

Doğan Grubu elbette ki, “Yargı kararına uyulmaması için” elinden geleni yapacaktır,

Ama unutulmamalı ki, bu ülkede yargı kararları ayaklar altına alınabiliyorsa, bir gün herkes ve her şey ayaklar altına alınabilir,

Kimsenin “Hukuka saygı ve hukukun üstünlüğünü” kendine göre yorumlama hakkı yoktur,

Çünkü o hukukun sağladığı “Adalet” bir gün herkese lazım olur…

Özelleştirmeler tehdit mi olacak!

Paldır küldür, yağmadan mal kaçırır gibi yapılan özelleştirmelerin acısını uzun süre çekeceğiz gibi görünüyor,

“Ofer rezaletlerinden” sonra yine bir rezalet PETKİM özelleştirmesinde ortaya çıktı,

Gerçi kaynak Doğan Grubu gazeteleri olunca insan şüpheyle yaklaşıp, “Acaba PETKİM’de de gözleri var, İşi bozmak ve orayı da almak mı istiyorlar” diye düşünmeden edemiyor ama haber doğruysa durum gerçekten rezalet,

PETKİM’i alan “Kimliği flu”  Kazak-Rus ortaklığının arkasında bir Ermeni var,

Söz konusu Ermeni sıradan bir Ermeni değil, Öyle olsa sorun yok,

Fakat PETKİM’i alan grubun arkasındaki adam Ruben Vardanian, dünyanın dört bir yanında Türkiye aleyhtarı faaliyetleri örgütleyen Ermeni diasporasının “Finansörü”

Bir Roma atasözü “Paranın kokusu yoktur” der, Bugün de “Paranın milliyeti olmaz” deniyor ama bir Türk şirketinin Ermeni diasporasının kontrolüne girmesi de insanı pek mutlu etmiyor,

Bu arada tek “Pis para kokusu” PETKİM ihalesinden gelmiyor,

Son dönemde yapılan bir kaç başka ihalede de Mesut Barzani’yle ortak hareket eden ve Barzani’nin parasını kullanan bazı şirketlerin Türkiye’de önemli işler aldığı iddiaları dolaşıyor,

Türkiye kaynağına bakmadan, ileride başına açılabilecek sorunları düşünmeden varlıklarını satıyor,

Böylesi sorumsuz satışlar, dünyanın hiç bir ülkesinde olmuyor, 

Cumhurbaşkanlığı seçimi

Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı’nı halkın seçmesi yönündeki Anayasa değişikliğine durdurmayıp, referandumu uygun görmesi, Türkiye açısından çok ama çok önemli bir karar,

Halk “Cumhurbaşkanını biz seçmeyelim” demeyeceğine göre Türkiye çok önemli bir rejim değişikliğinin arifesinde,

Ama ortada yine hayli garip bir durum var,

Yeni seçilecek Meclis eylül ayında yeni Cumhurbaşkanı’nı seçmek zorunda, Seçerse sorun yok, 11, Cumhurbaşkanı TBMM’nin seçtiği son Cumhurbaşkanı olacak, Seçemezse Meclis fesholacak ve yeniden seçime gidilecek ve bu arada referandum yapılmış ve büyük olasılıkla değişiklik kabul edilmiş olduğu için 11, Cumhurbaşkanı’nı halk seçecek,

Bu durum neyi getirir!

Bence önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanlığı seçiminin kilitlenmesini ve yeniden bir seçime gidilmesini getirir,

Çünkü AKP iktidar olsa da olamasa da, çoğunluğu elde etse de edemese de, 367 milletvekili ile gelmediği sürece Cumhurbaşkanı’nı Meclis’in seçmesini istemeyecek ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyerek Cumhurbaşkanı’nı halka seçtirecek,

Ama bana sorarsanız hata edecek,

Çünkü AKP’li bir adayın halk tarafından seçilme şansı, Meclis tarafından seçilme şansından daha az,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Adalete direnmeyi erdem zannetmediğimiz zaman

 

Erişilebilirlik Araçları