İnsan olmak

Sanatçı Barış Akarsu’nun Hürriyet’te yayınlanan yoğun bakımdayken, ölümünden anlar  çekilmiş fotoğrafları olay yarattı,

Bu fotoğraflar nasıl çekildi, odaya kim nasıl girdi araştırılıyor,

Parmak izi taraması bile yapılıyormuş,

Bana göre fotoğrafların çekilmesi değil ama yayınlanması “İnsanlık ayıbı”

Böyle bir fotoğrafı kim, nasıl, hangi insanlık anlayışı ile gazetenin 1, sayfasının en tepesine koyar!

Görünce gözlerime inanamadım,

“Yuuuhh” dedim, “Allah kahretsin” dedim, “İnsanlığınızdan damla kalmamış” dedim kendi kendime,

Hatta daha ötesini de söyledim ama buraya yazmaya elim varmıyor,

Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmen koltuğunda oturan ve insan yönünü  pazar günleri yazdığı “Naif yazılarla”  göstermeye, bir anlamda “Kanıtlamaya” çalışan Ertuğrul Özkök bu fotoğraf Hürriyet’e yakıştı mı?

Bu mudur sizin insanlığınız!

Basın ahlakı, evrensel kurallar, etik, metik anlamam bunlar çekiştirilip sündürülebilir,

Benim burada bir tek kriterim var,

Aynı şeyin kendime yapılmasını ister miyim!

Ey Sevgili Ertuğrul Özkök, Allah korusun böyle bir durumda o hastane odasında yatan senin ailenden biri olsaydı o fotoğrafı yine oraya koyar mıydın?

Yoksa kendin koymayacağın gibi, başkaları da sayfasına koymasın diye bütün genel yayın yönetmenlerini arar mıydın!

Bu sorunun yanıtını bu pazar günü verirsin diye umuyorum,

Çünkü insanlık dersinden sınıfta kaldın,

Giymeyi çok arzu ettiğini her fırsatta söylediğin “Tavşan kardeş” giysileriyle komik olabilirsin ama insan olamazsın,

Tekrar seçim mi!

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis’in toplanabilmesi için 367 gerekir tartışmaları başladığı zaman ben pek öyle düşünmüyordum,

Bunun bir zorlama olduğu inancındaydım ve böylesi bir yorumun Türkiye’de peş peşe seçimler getireceğini çünkü 367 ile toplanmanın neredeyse imkansız olacağını yazıyordum,

Ancak Anayasa Mahkemesi “Ders gibi” bir gerekçe yazmış ve gerekçeye Anayasa’da yer almayan “Uzlaşma” kelimesini koymuş,

Okuyunca, daha önce düşündüklerimden dolayı utandım,

Anayasa Mahkemeleri, Anayasa’ya uygunluk davalarında Anayasa’nın lafzını değil, ruhunu esas alır,

Çünkü işin yazılı olan bölümünü anlamak kolaydır, Biraz aklı olan çözer,

Fakat asıl olan Anayasaların ruhudur,

Her olasılığı, her durumu yazıyla Anayasa’ya koyamadığınız için, sorun çıktığında Anayasa’nın ruhunu ele alıp incelemek gerekir,

Anayasa Mahkememiz de bunu yapmış,

Ve diyor ki, “Cumhurbaşkanlığı gibi siyaset üstü bir makamda, parlamento dönemlerinden daha uzun süre oturacak birinin seçimi önemlidir, Bu nedenle bu kişinin belirlenmesinde bir uzlaşma aranmalıdır, 367 sayısı işte bu uzlaşma kültürünü benimsetmek için koyulmuştur”

Çok yerinde bir yorum,

Parlamentoda çoğunluğu her ele geçirenin Cumhurbaşkanı’nı da meşrebine göre belirlemesini engellemek için ustaca yerleştirilmiş bir maddeye Yüce Mahkeme’nin getirdiği yorum, Anayasa’nın ruhunu da gösteriyor,

Şimdi deniyor ki, “Seçimden sonra Cumhurbaşkanı seçmek için uzlaşamayacaklar ve üç dört ay sonra yine seçim olacak”

Olabilir,

Demokrasinin inatlaşma, kendi dediğinden başkasına kulak asmama, çoğunluktan olmayanı hiçe sayma rejimi olmadığını anlamayan parlamentoların zaten parlamento olma özelliği yok,

Bu yüzden yine seçime gitsinler,

Ta ki, demokrasiyi anlayana adam olana kadar,

Bence hiç bir mahzuru yok,

Hükümet Koç’u dolandırdı

AK Parti Hükümeti, Doğan’ın uzun süredir istediği “Rafineri ruhsatını” seçim arifesinde verdi, (Karşılığını da Doğan Grubu gazetelerinde bol bol alıyor görüyorsunuz)

İyi de, şimdi ortada büyük bir haksızlık yok mu!

Türkiye’nin en büyük petrol rafinerisi TÜPRAŞ’ın satışının üzerinden henüz çok uzun bir zaman geçmedi,

TÜPRAŞ, Koç Grubu’na toplamı 8 milyar doları bulan rekor bir fiyatla satıldı,

Koç Grubu, mevcut piyasa koşullarına bakarak TÜPRAŞ’a bu fiyatı verdi,

Şimdi hükümet, medyaya rüşvet vermek maksadıyla bu koşulları değiştiriyor,

Ve “Yandaşlarına” rafineri izinleri veriyor,

TÜPRAŞ’ı TÜPRAŞ yapan, piyasadaki konumuydu,

Bu konum bozuluyor,

Doğan Grubu rafineri kuruyor,

Bu ne demek; “Türkiye’deki en büyük akaryakıt dağıtım şirketi TÜPRAŞ’ın  müşterisi olmaktan çıkıyor”

Bunun TÜPRAŞ’ın değerini etkileyeceği açık,

Bu durumda KOÇ Grubu Hükümet tarafından dolandırılmış olmuyor mu?

Bence oluyor,

KOÇ’un dava açarak TÜPRAŞ’a ödediği paranın bir bölümünü geri isteme hakkı var,

Çünkü bu kadar haksızlık olmaz,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yönetilenler yönetenlere güvenebildiği zaman,

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları