Alman Adaleti Türk Adaleti Alman basını Türk basını

13 yaşındaki bir İngiliz kızla ilişkiye girmeye çalışınca hapse düştü,

Alman basını ayakta,

Yeni bir gece yarısı ekspresi yaratmaya çalışıyorlar,

Dahası utanmadan Türk Adaletine emir vermeye kalkışıyorlar,

Cezaevi koşullarını eleştiriyorlar,

Utanmadan kendilerini bakmadan,

Fakat bir yandan da bir ülkenin basınının kendi vatandaşına bu denli sahip çıkması bizim açımızdan ibret verici,

Şimdi size yazacağım olay tamamen gerçek ve ibret almamız gerektiğini gösteriyor,

İki yıl önce çok uluslu bir şirketin Türkiye’deki Türk genel müdürü, şirketin Avrupalı üst düzey yöneticileriyle birlikte yurt dışında seyahattedir,

Almanya üzerinden İtalya’ya geçecekleri sırada Genel Müdür Türk, Alman pasaport polisi tarafından durdurulur,

Kendisine hiç bir şey söylenmeden arkada bir odaya alınır,

Bir saat sonra yine kendisine hiç bir şey söylenmeden tutuklanır ve cezaevine yollanır,

Tek kişilik bir hücreye konulur,

Şirketin üst düzey yönetimi şaşkındır ama Türk genel müdürle görüşmelerine izin verilmez,

Daha sonra olay ortaya çıkar,,

Genel müdürün Fransız eski eşi, kocasının çocuklarını alıkoyduğu iddiasıyla Fransa’da dava açmış ve genel müdür hakkında tutuklama kararı çıkarmıştır,

Oysa çocuklar annelerinin yanına çoktan yollanmıştır,

Alman Adalete bunu dinlemez bile,

“Fransa’ya iade edeceğiz” derler,

Genel Müdür 1 ay Alman hapishanesinde, tek kişilik hücresinde Fransa’ya iadesini bekler,

Hücresinde intiharı bile düşünür ve 2 ayı bulan bir mücadelinin sonunda serbest kalır,

Tecavüz sanığının hapse konulmasını eleştiren Alman Adaleti işte bu,

Ama onların basını konuyu sürekli gündemde tutuyor,

Türk basını ise anlattığım olayı görmezden geliyor,

Alman gencine Alman Başbakanı sahip çıkıyor,

Türk genel müdürle ise konsolosluk bile ilgilenmiyor,

 

Satış

Haber Sabah’ta yer alıyor,

“Şirketlerini kaptırmak istemeyen Almanlar yasalarını değiştiriyor” başlığı ile,

Geçenlerde yazdığım gibi, “En liberal”, “En serbest piyasacı” ülkeler bile “Ülke varlıklarını” korumak için yasal düzenlemeler yapıyor,

Türkiye’de ise “Milli bilinçten yoksun” siyasetçiler ve “Cahil” liberaller azgın bir biçimde Türkiye’nin tüm varlıklarının satılmasını istiyor, dahası satıyorlar,

Bunların büyük bölümü bir daha yerine konulması mümkün olmayan, alanlarında Türkiye tekeli konumunda olan, piyasa kontrolünü elinde bulunduran kuruluşlar,

Türkiye’nin geleceği açısından önem taşıyan ulusal güvelik, toplumsal yaşam açısından vazgeçilmez olan değerler,

Türkiye bunları hiç düşünmeden, hiç hesap yapmadan “Yarın ne olacak” demeden satıyor,

Günü kurtarmak, o yılki cari açığı azaltmak, bir seçim döneminde daha seçilebilecek ekonomik düzeyi yakalamak için geleceğimiz satılıyor,

Bunları satmayan, satmamak için önlem alan gelişmiş ülkeler “Aptal”, biz ise “Çok akıllıyız”

Öyle mi acaba!

Ahmet Ertürk’e

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk dün akşam ATV’ye konuk olmuş,

Yolda olduğum için izleyemedim ama arayanlar bire bir aktardılar,

Bu sabah da detaylarını aldım,

Ertürk’ün söylediklerinin hemen hemen tamamı doğru,

Benim, Mehmet Barlas’ın ve Murat Bardakçı’nın istifalarına üzülmüştür,

Benim durumumu anladığını da söylüyor, Anlamıştır da,

Entürk’ün bir tek cümlesine hiç ama hiç katılmadım,

Demiş ki, “Altaylı’nın aramızda geçen konuşmaları kamuoyuyla paylaşması gayriahlakidir”

İşte bu cümle olmadı,

Ben gazeteciyim, Kamuoyunu ilgilendiren konularda susmam,

Ahmet Ertürk de bir kamu görevlisi olarak kamuoyuna karşı sorumludur, hesap verir,

Bu nedenle de “Aramızda” dediği konuşmalar kamuoyunu ilgilendiren konuşmalardır,

Bir yazarın görevine son verilmesini veya gazetedeki yerinin değiştirilmesini talep etmesi önemli bir konu, benim istifa gerekçelerimden biri olarak önem taşır ve bilinmelidir,

Bu arada Ahmet Ertürk “Manşetlere karışmadık” de demiş,

Allahı var, karışmadı,

Zaten bizzat TMSF görevlisi olanlarla gazetede olduğum dönemde fazla sorun yaşamadım,

Ama TMSF’nin atadığı Yavuz Onursal, TMSF dışında bir yerlerden emir aldığı için onunla ciddi sorunlarımız oldu,

Onursal, hem Ankara’da AKP’nin önemli isimlerine, hem de Sabah’ın eski patronu “Hortumcu” Dinç Bilgin’e bağlı olarak çalışıyordu ve sorunların temelinde onun tavırları vardı,

Gazetede editoryal bağımsızlığı ortadan kaldıran tavırların kaynağı Yavuz Onursal’dı,

Üstelik de her ortamda TMSF’nin atadığı kişileri kötülüyordu,

Etibank davası sanıklarını gazetede ağırlıyor, onlarla yemekler yiyor, Nail Keçili’ye “TMSF’de iyi bağlantılarım oldu, Senin sorunlarını çözerim” diyordu,

Yavuz Onursal’ı bilerek veya bilmeyerek, tanıyarak veya tanımayarak, kendi isteğiyle veya Ankara’dan talimat alarak  atayan TMSF yönetimi olduğuna göre, onun hareketlerinin sorumlusu da TMSF’den başkası değil,

Ahmet Ertürk bunları biliyor mu bilmiyorum,

Ama hala eskiden tanıdığım Ahmet Ertürk gibi olmak ve kalmak istiyorsa bilmesinde fayda var,

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Gözümüz midemizden büyük olmadığı zaman,

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Erişilebilirlik Araçları